Abuzittincim,
Bu uranyum meselesinde Amerika'ya nasıl posta koyduk di mi kardeşim. Yalnız Amerika'ya değil, Almanya'ya da, Fransa'ya da, İngiltere'ye de öyle bi giydirdik ki adamlar hala şaşkın. Ruslar bile dillerini yutmuş vaziyetteler.
Ben, İran'la yapılan anlaşmanın ertesi günü Amerikan ve İngiliz gazetelerinin ilk sayfalarında, Başbakanımızın, Dışişleri Bakanımızın, Ahmedinecad'ın, Brezilya Cumhurbaşkanı Lulu'nun, öteki İran'lı Bakan Muttaki'nin, hep birlikte ayağa kalkmış, ellerini havada tutuşturmuş fotoğraflarını görünce pek bi keyiflendim.
Önce bizimkilerin yabancı dostlarına Erzurum barı öğrettiğini sandım ama sonra kafayı çalıştırınca, bunun uranyum anlaşmasının sembolik kutlamasının tezahürü olduğunu anlayıp daha da bi gururlandım yani.
Şimdi bu anlaşmaya göre, İran bize ürettiği "az zenginleştirilmiş uranyum"undan 1200 kg verecekmiş, biz de bunu saklayacakmışız. Bunun anlamı şuymuş; İran bize bu kadar uranyumu saklayalım diye verdiğinde demekmiş ki, elinde atom bombası yapacak miktarda nükleer madde kalmayacak. (Yutarsan! Ama bu lafı ben etmiyorum bazı münafıklar ediyor) dolayısıyla da, artık başta Amerika, öteki devletlerin, "İran bomba yapacak diye" bi endişelerinin kalmaması gerekirmiş.
Yahu Abuzittincim benim anlamadığım, biz İran'ın burnunun dibinde, adamlar atom bombası yapacak diye endişelenmiyoruz da Amerika niye endişeleniyor yani.. Ne mantıksız bi durum, Obama da iyice üşüttü!
Yalnız benim başka yönden endişelerim var. Şimdi biz bu uranyumu saklayacaz ya. İster misin başına bi şey gelsin. Bak şuraya yazıyorum, uranyumun bize geldiğinin ertesi günü, CIA' sı, Mossad'ı, M 16' sı, Rus'u, Çin'i bütün istihbarat teşkilatları bunun peşine düşer kardeşim. Yani bunu çok iyi saklamak lazım. Üstelik Nükleer fizikci Prof. Dr.Tolga Yarman hoca "Bu kadar uranyum irice bi testinin içine sığar" diyor. Demek ki çalınması kolay bi şey.
Hadi diyelim bunun bi yolunu bulduk. Uranyumu güzeeel bi Avanos testisinin içine koyduk, testiyi de kimse akıl edemesin diye, dekoratif bi eşyaymış gibi, büyüklerimizden birinin evine veya konutuna bıraktık. Tut ki temizlikçi kadın tozunu alayım derken testiyi kırdı. Uranyum yerlerde..Gerçi az zenginleştirilmiş uranyumun bi tehlike yaratmayacağı söyleniyor ama İran bu işlerde daha yeni, bi hata, az derken "çok zenginleştirilmişini" gönderdiyse İran ile Türkiye 8,8 derece deprem geçirmiş gibi olur Abuzittincim..
Bunun 7 kilosuyla Hiroşima, A 4 kağıdı gibi dümdüz hale geldiydi. Bu 1200 kilo bilader. Yani çok dikkatli olmak lazım. Hadi diyelim bunların hiçbiri olmadı uranyumu şöyle güzel bi betonun içine koydular, betonu da kömür ocaklarından birine, yerin taa 2000 metre derinine gömdüler. Derken grizu patlaması meydana geldi, uranyum göçüğün içinde kaldı. Al başına başka bela. Göçük sırasında beton zedelendiyse uranyum sızar kardeşim, insanları kanser yapar. Çernobil'in bi başka türü..
Sen de diyeceksin ki "Amma da evhamlı adamsın. Bütün Dünya âlemine parmak ısırtan bi anlaşma yaptık, neler zırvalıyorsun.." Haklısın Abuzittincim zaten medyaya bakıyorum, büyüklerimiz de hep bi ağızdan "Bunun meyvesini yakında yiyeceğiz" diyorlar.
Aman ayva olmasın da!
Münasip yerlerinden öperim kardeşim.
Güneş.
Tecellister@gmail.com