Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Kanımı donduran Trabzon!..

İnanılır gibi değil.. Gerçekten inanılır gibi değil.. Yani böylesine bir ihmal.. Böylesine bir baştan savmacılık, böylesine bir umursamazlık olur mu?.. Olabilir mi?.
Bir ülke, öz hazinelerinin farkına nasıl varmaz?. Bir ülke bu hazineleri devamlı akan bir gelir nehrine nasıl dönüştürmez?.
Çok mu zenginiz?.. Millet canının istediği işi canının istediği paraya yapıyor, hiç sıkıntı çekmiyor da, ondan mı umursamıyoruz?.
Yahu hazine meydanda üstelik. Arama, bulma, çıkarma zahmeti dahi yok.. Sadece organize olacaksın.. Sadece bi zahmet bir yatıracaksın.. Sana bin misliyle dönecek ve dünya durdukça durmadan dönecek bir işe, bir yatıracaksın, hepsi bu..
Yahu Trabzon, her yıl yüz binlerce, abartmıyorum, yüz binlerce turist çekecek bir zenginliğe sahip.. Kimsenin haberi yok..
Bir defa doğal güzellik.. Millet kumdan denizden bıktı.. Trabzon'da öyle yaylalar var ki, geçen yıl biraz gezdik, aklımız durdu.. Bu işin dekoru.. O dekorun içinde öyle bir tarih var ki, insanın aklı durur.. Benim durdu.. Tarihe değil.. O tarihe gözlerini yumanlara..
Nedir?.. Kıskançlık mı?.. O tarih antik Yunan, Rum Pontus diye mi görmezden geliniyor?. Yahu o Anadolu'nun, benim Anadolu'mun tarihi..
Ayasofya Müzesi'ni geziyoruz.. İstanbul değil tabii.. Trabzon Ayasofya..
Tek başına tarih.. Geç Bizans çağından kalma.. 1263'te bitmiş. 1427'de de Çan Kulesi eklenmiş.. 800 yıllık.. İyi mi?.. Dimdik duruyor.. Fatih, Trabzon'u alınca camiye dönüştürülmüş.. 1958'de Vakıflar Genel Müdürlüğü, Edinburg Üniversitesi ile işbirliği yaparak, elden geçirmiş ve 1964'te müze olarak açılmış.. Uzun yıllar cami olarak kullanılmasına rağmen, dışındaki İncil'i Adem ile Havva'dan İsa'ya kadar anlatan kabartmalar, içindeki tüm duvar ve tavanları süsleyen gene Hıristiyan inancının en önemli sahnelerini boyayan duvar resimleri büyük ölçüde korunmuş.. Müthiş bir mimari ve süsleme.. En önemli yanı, bu sanatın çağdaşı Anadolu Selçuklu mimari ve süsleme sanatının izlerini taşıması.. Harika bir kompozisyon yani..
Bir saate yakın sürdü dolaşmamız.. Bitti.. "Buranın bir kitabı, vazgeçtik, kitapçığı var mı" dedik.. "Yok" dediler.. "Niye" dedik.. "Ödenek" dediler..
Yahu, al bu Ayasofya'yı bu özellikleri ile bir başka ülkeye götür.. Müzenin yanına, en az onun kadar büyük bir market koyar, size aklınıza gelen her şeyini satar oranın.. Kitabını, broşürünü, dvdsini, kartlarını, kahve fincanları, kalemleri, tişörtlerini, aklınıza gelen her şeyini..
Bizde geçin dükkânı bir büfecik yok.. Çünkü o kahrolası ödenek yok!..
Durun bitmedi.. Asıl rezillik şimdi başlıyor..
Ayasofya Müzesi'nin bahçesindeki mermer sütunlar, sütun başlıkları falan dikkatimi çekti..
"Bu ne" dedim.. Demez olaydım..
O günden beri uykularım kaçtı..
Bunlar 2 mi, 4 mü o kadar bin yıllık Apollo Tapınağını'nın kalıntılarıymış.. "Burada mı çıkarıldı" dedim..
Hayır.. Kent içinde bir inşaat yapılırken, temel atma sırasında tapınağın yarısı bulunmuş.. Kazı başlamış.. Hermes'in normal insan boyutunda, fevkalade önemli, fevkalade ender, mesela Metropolitan (New York), mesela Louvre (Paris), mesela Brtish Museum'un (Londra) elinde olsa özel salon açılıp özel biletle gösterilecek bir heykeli bulunmuş.. Haberiniz var mıydı, bu satırları okurken?..
Sizin haberiniz var mıydı, Sevgili Kültür Bakanım Ertuğrul Günay?..
Ama kazı yürümemiş. Çünkü tapınak, mevcut bir binanın altında devam ediyormuş. Çalışmalar orda durmuş. 4 bin yıllık tapınağı ortaya çıkarmak için 20 yıllık gecekondu bina feda edilir mi?.
Tapınak kalıntıları yerinde sergilense, Trabzon'un göbeğinde bir Efes olacak.. Bir Didim olacak.. Olur mu?. Taşımışlar kalıntıları Ayasofya'nın bahçesine öylece atmışlar sanki..
Ayasofya'nın bahçesi, açık hava deposu sanki.. Sadece 4 bin yıllık Roma tapınağı değil, Yavuz Sultan Selim'in oğlu ve kızının mermer lahitleri, pek çok önemli Osmanlı mezar taşı da orda.. Bir dönüm bahçede, Antik Yunan var.. Roma İmparatorluğu var, geç Bizans var.. Selçuklu var, Osmanlı var.. Var oğlu var..
Bir şey yok sadece..
Haberimiz..
Haberimiz yok.. Çünkü ödeneğimiz yok.. Çünkü kimsenin umurunda değil.. Bu ülkenin sahip olduğu, dünyanın başka hiçbir yerinde bu kadar iç içe doğal ve tarih hazinelerinden kimsenin haberi yok..
Buralardan ülkeye, yöreye yağacak milyonlarca dolar, doğacak iş hacmi kimsenin umurunda değil..
Trabzon'da sadece 24 saat kaldım. Gördüklerim, hissettiklerim Evliya Çelebi Seyahatnamesi olur.. Bir hafta kalsaydım..
İyi ki kalmamışım..
Kahrolurdum!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA