Valla, Ergenekon'a pek bir meraklı arkadaşların gidip görmeleri ve üzerinde uzun uzun yazmaları gereken bir film..
Yani, hem hapishanede, hem de hücrede üstelik bir adam, tek başına, yapayalnız Amerikan Adalet Sistemini tepe taklak edecek, ülkede nerdeyse devrime sebep olacak şeyler yapabiliyorsa..
Bizimkiler, filmi örnek gösterip "Ben bütün bu işleri tek başıma mı yapacağım" diyen savunmaları çürütebilirler, bakarsınız..
"Adalet Peşinde / Law Abiding Ctizen/ Yasalara Bağlı Vatandaş" bir defa başından sonuna ilgi ile izlenen bir film.. İyi çekilmiş.. İyi oynanmış..
Gerard Butler, müthiş bir zekâ.. İcatçı.. Karısı ve küçük kızı ile mutlu.. Bir gece evi basılıyor. İki gaspçı evi soyuyor. Birisi karısına tecavüz edip öldürüyor, ardından küçük kızı da öldürüyor..
Yakalanıyorlar. Savcı Jamie Foxx, katil olanla pazarlık yapıyor. (Amerikan sisteminde bu var). Pazarlık işine geliyor. Çünkü eldeki deliller mahkûmiyete yetmeyebilir. O zaman da savcının dava kazanma yüzdesi düşer, terfi şansı azalır. Oysa pazarlıkla itiraf alırsa, kariyeri kurtarır..
Katil arkadaşı aleyhine tanıklık yapıp 10 yılla sıyırıyor, öteki idam..
Butler, isyan ediyor ve adaleti eline almaya karar veriyor.. Mesele intikam değil.. Mesele, katillerin özgür kalmasına sebep olan sistemi değiştirmek..
Önce, 10 yıl sonra serbest kalan katil için müthiş bir infaz töreni düzenliyor.. Sonra kendi kendisini yakalatıp, önce hapse, daha sonra hücreye düşürüyor.. Sonra, olayda rolü olanlar birer birer ölmeye başlıyorlar.. Butler önce tehdit ediyor. Sonra tehdit gerçekleşiyor..
Nasıl?..
Savcı Foxx çözemiyor..
Bu arada film iyice karışıyor..
Filmin başında Butler iyi, Foxx kötü adamken, sona doğru, Butler vahşi bir katile, yani kötü adama, Foxx sistemi kurtarmaya çalışan iyi adama dönüşüyor.. mu dersiniz..
Kimin iyi, kimin kötü olduğuna karar vermek öyle kolay iş değil.. Herkes kendisine göre bir yorum yapabilir tabii..
Bence, hele de polisiye meraklıları filmi mutlak izlesinler.. Sonra tartışırlar, aralarında..