Ankara'nın tadını unutamam.. Gazeteciliğe başladığım yıllardaki 19 Mayıs basın tribünü gibisi hiç olmadı hayatımda.. Hep rakip gazetelerde çalışırdık, ama nasıl dost, nasıl kardeştik..
Maça önce giderdik, buluşup sohbet etmek için.. Öylesi..
Veli Necdet, biz yeni yetmelere, gençlere kucak açan, sahiplenen ağabeylerin başındaydı.. Hakem olduğu için kuralları en iyi bilenimizdi.. Bildiklerini öğretirdi de..
Cumhuriyet'le yaşıttı..
Onun sıcak sohbetlerini çok çok aramıştım, İstanbul'a taşındığımda.. Ama öylesi bir Veli Ağabey'di ki, gözden ırak olduğu halde, gönlümden düşmedi..
Hakemliği ile futbola, yöneticiliği ile Ankaragücü'ne, yazarlığı ile spora, ağabeyliği ile bizlere adanış bir ömre, Alman kaleci Enke'ye gösterdiğimiz vefayı bile gösteremedik..
Tek sütun haber bile olmadı, onca spor sayfasında.. Parayla verilen ilanlar da olmasaydı..
Veli Necdet böyle mi gitmeliydi?..