Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Asıl suçlu kim?.

Günlerdir tartışılıyor.. Çok da iyi oluyor..Timuçin Esen'in kelepçe vurulup yerlerde sürüklenmesi ile patlayan magazin haberciliği ve muhabirliği günün konusu.. Hemen her köşe yazarı konuya girdi. Hemen her köşe başında bu konuşuluyor..
Antalya Festivali'nde de gündem oydu. Bir yanda protesto eden sanatçılar.. Öte yanda herkesi sorgulayan magazin muhabirleri..
Soru hep ayni..
Suçlu kim?..
Bana da sordular, Festivalin açılış gecesi.. Etrafımda yığınla kamera, önümde yığınla mikrofon..
Düşündüklerimi söyledim.. Yazayım da..
İşler böylesine çığırından çıkıp, böylesine çirkinleştikten sonra, suçlu aramak boş.. Aslında tartışılan taraflardan hiç biri "Asıl" suçlu değil.. Ne Timuçin Esen, ne de onu çeken magazin kameraları.. Asıl suçlu o çocukların yöneticileri.. TV'leri ve gazeteleri yönetenler.. Onlar öyle görüntüler istiyor çünkü..
Özellikle günümüzde iş bulmak ve işi korumak çok zor.. Bu çocuklar her gece böylesi görüntüler götürmedikleri takdirde işlerini kaybedeceklerini düşünüyorlar. O görüntüyü arıyor, bulamazlarsa tahrik edip yaratıyorlar.
O zaman dengeyi yitiriyoruz. Denge bozulduktan sonra, artık her şey olur..
Timuçin Esen'in Beyoğlu'na gidip içki içmek hakkı. Kaçırıp sarhoş da olabilir..
O çocukların da Beyoğlu sokaklarında o görüntüleri çekme hakları var.. Çünkü bu ülkede bunu yasaklayan kural yok. Ve de bu ülkede de, dünyanın her yerinde olduğu gibi, ünlülerin özel yaşamları haber..
Şimdi bakın.. "Kural yok" dedim.. Ne demek bu?..
Yıllar önce Monaco'da Büyük Otel lobisinde oturuyorum. atv kameramanı geldi. "Hıncal Ağbi akşamki maç için görüşlerini alalım, ana haberde yayınlamak için" dedi..
Kapının önüne çıktık. Daha iki laf etmedim, iki polis.. "Burada çekim yapmak için izniniz var mı" dedi..
Öğrendik ki, Monaco sokaklarında çekim yapmak, arkamızdan, yanımızdan gelen geçenlerin özel yaşamlarının teşhiri anlamına geldiği için yasakmış.. Tekrar içeri girdik. Bu defa otel güvenlikleri koştu.. "Lobide çekim için Otel Müdürlüğü'nün izni gerek" diye.. Ayni sebeple..
Yani, Fransa gibi özgürlükler ülkesinde, dünyada özgürlükleri "İhtilal" le başlatan ülkede, özgürlüğün sınırının, başkalarının özgürlüğünün başladığı yere kadar olduğunu öğrendik.
Bizde böyle bir sınır yok..
Sınır olmayınca, hele bir de ihtiraslı yöneticiler ille de böyle görüntüler isteyince, rezillik doğuyor..
Çocuklar içkili Timuçin'i çekiyor. Timuçin'in arkadaşları tekme sille önlemeye kalkıyor. Timuçin dağıtıyor.. Polis.. Polise direnme.. Pislik.. Utanç.. Rezillik..
Ahmet Hakan "Asıl suçlu, Timuçin Esen'e 'Ne zaman adam oldun lan' falan diye saldıran magazin muhabirleri değildir... Herhangi bir kalite kontrolü falan yapmadan onları sahada görevlendirenlerdir" diyor.. Haklı ama eksik.. Asıl mesele magazin muhabirlerinin değil, onları görevlendirenlerin kalitesi çünkü..
O iğrenç magazin programlarını hatırlayın.. "Dan" diye gong sesleri.. "Az sonra" çığlıkları, ekranın yarısını dolduran yazılar arasında yüz kere anons, bin kere tekrarla yayınlanan o iğrenç görüntüleri hatırlayın.. Hepsi sipariş onların.. Ya çekersin, ya gidersin.. Ne yapacak magazin muhabiri..
atv, Kanal D, Show Tv bu tür programları yayından kaldırdı. Ama Cengiz Semercioğlu altını çizmiş.. Star ve Fox Tv devam ediyor ne yazık ki.. Ve de hemen bütün gazetelerin editörleri böylesi fotoğrafları hem de birinci sayfadan yayınlamaya bayılıyorlar..
O zaman bu tür iğrenç gazetecilik de devam ediyor..
Yerlerde sürünen Timuçin Esen değil, bizim mesleğimiz!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA