"Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşenmiştir" sözlerini hatırladım. Daha yarım saat geçmeden, Cam Piramit'teki "Açılış" töreninden kaçarken..
Gece "60'lı yılların Türk Sineması" üzerine kurulmuştu. O yılların filmlerinden klipler.. O yılların sanatçılarını sahneye davet ederek canlı söyleşiler ve o yılların film müziklerinden örnekler..
Geceyi sunma işi, en kıdemli Halit Kıvanç'la, en genç ve güzel Nehir Erdoğan'a verilmişti.
Halit Ağbi bir konuşma üstadıdır. Nehir'i Tele Pazar'da ben yetiştirdim. Bu ülkenin en iyi canlı yayın sunucularından biridir. Ekrana ilk çıktığı gün dahi "Okuma"sını yasaklamıştım. "Yanlış yap, yanlış konuş, ama konuş, okuma.. Sen spiker değil, sunucusun" diyerek. Öyle öğrendi işi ve harika oldu. Okumadığı, ya da ezberlemediği için..
Ne var ki o gece Halit Ağabey'in de Nehir'in de ellerine kitaplar vermişler "Oku" demişlerdi. İkisi de okudular ve yeteneklerinin onda birini sahnelemeden kötü birer spiker oldular.. Davet ettikleri konuklarıyla bile içlerinden geldiği gibi şakalaşamadılar, ellerine verilen sorularla konuşmaya kalkıştılar.
Kıyafeti de çok yanlış Nehir'in bir de mikrofonu çalışmayıp, sesi duyulmayınca, kız hayatının en kötü performansını verdi.
Melihat Gülses, yaşayan en büyük "Alaturka" seslerden biri.. Ama konser şarkıcısı.. Şov değil. Oysa Açılış gecesi orada coşku bekleyen bir seyirci var.
Yanlış seçim, hem Gülses'i harcadı, hem de geceyi.. Oysa, mesela Ferhat Göçer'in BKM'den hatırlarım "Film şarkıları" diye yapılmış ve başarıya ulaşmış harika bir şovu vardı. O gece o eski film klipleri ve o şarkılarla Ferhat olsa, Cam Piramit yıkılırdı.
Deneyimli olduğum için bana ayrılan en önde ve en ortadaki yerime değil, kapıya en yakın, en kolay kaçacak koltuğa oturdum ve sonuna dek dayanmaya çalışan herkesi bayıltan geceden erkenden kaçıp kurtuldum..
Ne iyi etmişim.. Sevgili dostum Özer (Saraçoğlu) bizi yeni bir yere götürdü. Özer benim nasıl bir bulvar kafesi meraklısı olduğumu bilir.. İstanbul'un bizim yanında bir tek Ortaköy'de Ertekin'in yeri var, önünden insanların geçtiği, yürüdüğü kafe.. Bu yüzden ordan çıkmam.
Mustafa Sarıgül ne planlar yaptırmıştı, Şişli Halaskargazi Caddesini Şanzelize yapmak için. Kaldı.. Nişantaşı'ndaki minnacık Atiye Sokak için kollar sıvandı.. O da "Yerinde say.. Marş.."
Sarıgül mü asılmıyor, Anakent'in mi aklı "Bulvar"a basmıyor bilmem.. Ama İstanbul bir Paris, bir Viyana olamıyor bir türlü.. Şimdi sigara yasağı herkesi sokağa zorluyor ya.. Belki bir gelişme olur..
Antalya'da hep sorardım "Şöyle neşeyle, keyifle oturacak bir bulvar kafesi" diye.. Yoktu.. İşte Alman zinciri Extra Blatt tam da bu olmuş.. Bayıldım da bayıldım.. Harika kafe.. Harika servis ve cıvıl cıvıl bir gençlikle, nasıl harika bir ambiyans..
Antalya kızlarının kılıkları İzmir'i de geride bırakmış..
"Kriz Antalya'yı vurmuş. Fena halde kumaş sıkıntısı var" dedim.. Özer "Rus rekabeti ağabey" diye güldü.. "Bizim kızlar baktılar ki, Antalya delikanlılarının bakışlarını Rus kızlarından çevirmenin başka yolu yok.." Güldük, eğlendik, neşelendik.. Cam Piramit'teki efkârlı havamız dağıldı..
Antalya'da yeni adresim artık Extra Blatt!..