Ahmet Hakan ile Ertuğrul Özkök'ün Umreye gitmeleri ve yazmaları iyi bir gazeteciliktir. Sevgili Umur'a (Talu) katılmıyorum.. Keşke o da gittiği Umreyi ayrıntıları ile yazsaydı.. Ayni şeyi 40 kişi yazabilir.. Herkesin duruşu ve görüşü ayrı olduğu için yazısı ayrı ilgi çeker, hele de iyi yazılırsa..
Ahmet de, Ertuğrul da, günümüzün en iyi, en okunan köşe yazarları.. Üslupları şurup gibi.. Zekaları ve mizah duyuları da yazılarını tiryakilik hale getiriyor.
Ertuğrul sapına kadar laik.. Ahmet, İmam Hatipli ama şimdi Ertuğrul'dan da liberal.. Aynen öyle.. Liberallik dogmalara saplanmamak değil mi?.
Ama ben Hürriyet'e tiraj aldırdığına inandığım bu röportaj dizisini okumuyorum.. Çok da merak ettiğim halde. Çünkü Ertuğrul daha anonslarda hevesimi kırdı..
İhramlı resmi üç kişide varmış. Onda, Ahmet'te ve foto muhabirlerinde.. Bu resimler basılmayacak ve başkası da görmeyecekmiş..
Neden?..
İhramı giymiş mi, Ertuğrul.. Evet.. Etrafta dolaşmış mı?.. Evet.. O zaman biz Hürriyet okurlarından niye saklıyor?. Kendisine mi güvenmiyor, biz okurlara mı?..
İkincisi.. Benim özel sebebim de var. Ayşe benimle Hürriyet için röportaja gelince, bir resim teklif etti.. O polis, ben sanık.. İtiraf ettirme pozu.. Kıyafeti kiralamış. Gözüm bağlanacak, ellerime kelepçe..
Yani sahte bir sahne yaratacağız.. Düşünmedim bile "Evet" derken.. Hürriyet'e ve Hürriyet okuruna saygımdan.. Kasıtlı yanlış yorumlayacakları ve üzerime gelecekleri bildiğim halde..
Yani ben olmayan, hiç yaşanmamış bir sahneden sakınmadım, Ertuğrul yaşadığı bir sahneyi Hürriyet okurundan gizleyerek, bana özelde de haksızlık ediyor..
Bu duygular inanın tüm hevesimi kırdı. Günlerdir o sayfaları hızla çeviriyorum.. Bakmıyorum, fotoğraf ve başlıklara dahi..