Gazetecilik bitip, masa başında popo üzerinde yazı üretmekle sayfalar dolar olunca, okunur olmak zorlaştı. O zaman da çirkin gazetecilik başladı.. Saptırma, dolandırma, laf taşıyıp olay yaratma..
Rijkaard'ın Galatasaray'a gelişini atlayan, Galatasaray'ın Denizli maçına 6 değişiklikle çıkacağından haberdar bile olmayan sözde muhabirler, İkinci Başkan Mehmet Helvacıoğlu ile, Futbol Sorumlusu Haldun Üstünel arasında laf taşıyıp manşet yaratmaya olay çıkarmaya çalışıyorlar.
Helvacıoğlu taraftarın "En iyi Transfer Üstünel" demesine kızmış, çünkü kıskanmış da.. Üstünel de ona yanıt vermiş de..
Palavra!..
İkinci Başkan "Haldun transfer değil, bizim çocuğumuz, Arda gibi alt yapımızdan yetişti" demiş.. Bundan güzel laf olur mu?. Haldun, büyük işler başaran, ama asla öne çıkmayan, dünya mütevazisi bir yönetici.. Ve de medyamıza bakın..
Nil Karaibrahimgil- Neşet Ertaş olayı.. Nasıl ama nasıl bir saptırma ve de Nil'in, Ertaş'ın tüm açıklamalarına rağmen olmamış bir olayı, hala iğrenç laflarla uzatma..
Nil, Neşet Ertaş'ı hiç dinlememiş.. Hiç duymamış..
Ne var bunda?.. Utanması gereken Nil mi?. Nil'e utanmadan saldıran kalemler, bugüne dek kaç kez Neşet Ertaş yazdılar köşelerinde.. Gazeteleri Ertaş'ı kaç kez haber yaptı son on yılda?..
Son on yılda Neşet Ertaş kaç kez TV'ye çıktı, gören bilen var mı, 800 kanallı ülkemizde?..
Nil, nerden bilecek o zaman?..
Yahu ben dinlemedim Ertaş'ı yıllardır.. Yolda görsem tanımam herhalde.. Suç kimin peki?..
Kusura bakma Nil.. Bağışla bizi Neşet Usta..
Yaptığınız bunca güzelliklere göz yumup, üretme bir çirkinlik ve iğrençlik içinde sizi sunduğumuz için affedin bizi..