ARDA Türkiye liglerinin ilk resmi maçında beni mahçup etti. Hem de fena halde mahçup etti..
Onu Galatasaray kaptanlığına öneren benim..
Galatasaray Kaptanı, maçın 91'inci dakikasında vakit geçirmek için sarı kart görmez..
Galatasaray, yenilir, ama eğilmez.. Galatasaray eğilir, ama futbolu ucuzlatmaz..
Arda, tüm arkadaşlarına, tribünlere, ekran başındaki milyonlara, Galatasaray kaptanlığının ne olduğunu göstermesi gereken Arda, zavallılaştı. Ufaldı, minnacık oldu..
Ne var ki, hakem de zavallıydı.. Kendisini, hem tribünlere, hem de ekran başındakilere karşı iki paralık eden futbolcuya, kırmızı kartını çıkaramadı..
Sözünü dinlemeyen Arda'ya sarı doğruydu. Ama Arda sarıya rağmen, kafasındaki zavallı düşüncede ısrar etti, bildiğini okudu. Hakem o zaman kırmızıyı çekmeliydi..
Ne kırmızıyı çekti, ne de Arda'nın o zavallı şımarıklık içinde takımına kazandırdığı (!) süreyi maçın sonuna eklemeyi akıl edebildi.
Yurt içinde özellikle büyük takım oyuncularına gösterilemeyen kartlar yüzünden, bir yandan küstah ve şımarık nesillerin yetişmesine sebep oluyoruz, bir yandan da yurt dışı kritik maçlarda, ayni şeyleri yapıp, kırmızı kart yemelerine ve sonra etrafa "Ben ne yaptım" diye aptal aptal bakmalarına yol açıyoruz.