Ben gazeteciliğe başladığım yıllarda bu ülkenin en önde gelen, en pahalı gazetecileri Ankara bürolarında "Muhabir" olarak çalışırlardı ve aralarında muhteşem bir "Atlatma" savaşı yaşarlardı.. Hepsi birbiri ile yakın dost, çok yakın arkadaşlar olarak üstelik..
Bugün Ankara büroları niye var, ne işe yararlar gerçekten merak ediyorum..
Kimse kızmasın.. Kimse alınmasın.. Kimse beni arayıp, dert anlatmaya da kalkmasın..
İstanbul'da yedi yıldan beri Emniyet Müdürlüğü yapan Celalettin Cerrah, Osmaniye Valiliği'ne atandı.. Ve ben Cuma sabah Resmi Gazete'de çıkan tek satır atama haberi dışında, doğru dürüst tek bir haber okuyamadım.. Cuma gazetelerinde yoktu. Cumartesi gazetelerinde yoktu. Pazar gazetelerinde yoktu. Pazartesi, sadece HaberTurk'te birbiri ile çelişkili haber ve yorumlar vardı, ötekiler hala, ön kapağa manşet olacak bir habere ulaşamamış, bir haber hikâyesi yazamamışlardı. İstanbul Emniyet Müdürü umurlarında değildi sanki..
Hala kafamda bir yığın soru var ve bu soruların yanıtı hâlâ gazetelerde yok..
- Cerrah görevden mi alındı, terfi mi ettirildi?.
- Amaç Cerrah'a vali ünvanı vermek mi, yoksa ondan bundan böyle vali olarak yararlanmak mı?..
- Vali ünvanı vermek içinse, hakkında düşünülen ne?. Yasa gereği vali olması gereken, Emniyet Genel Müdürlüğüne mi gelecek, yoksa İstanbul Emniyet Müdürlüğüne mi iade edilecek?.
- Bundan böyle vali olarak görevlendirilecekse, 7 yıl İstanbul'a Emniyet Müdürlüğü yapan birisi için, Osmaniye "Dar" gelmez mi?. O zaman "Bu bir rütbe tenzili, görevden alınmadır" diyenler haklı olmaz mı?. Görevden alındı ise, niye?.
- Cerrah Osmaniye'ye vali atanırken, onun yerine İstanbul Emniyet Müdürlüğüne tayin niye birlikte yapılmadı?. İstanbul gibi bir il Emniyet Müdürsüz kalır mı?. Birisi atandı da, Köşk'ten mi döndü?. İstanbul Emniyet Müdürlüğü konusunda Köşk ile Başbakanlık arasında anlaşmazlık mı var?. Şu anda pazarlıklar mı sürüyor?.
-İstanbul Emniyet Müdürü kim olacak?.
Cumartesi yazdığımı tekrar ediyorum..
Hiçbir gazetenin Ankara bürosunda, Bakanlıklar, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ile yakın ilişkiler içinde, kaynağı olan, haber çıkarma, ya da çıkan haberin ayrıntılarını izleme gücünde, eskisi gibi önemli, büyük muhabirler yok.. Bu bürolar, kendilerine sızdırılan, yazmaları istenen, ya da ajanslarda yer alan haberler dışında herhangi bir şeyi arama, bulma, öğrenme ve yazma işlevinde değiller.
Kimse alınmasın. Bunun sorumlusu da kesinlikle bürolar değil..
Yıllardan beri haberi dışlayan, muhabirlere doğru dürüst para vermeyen ve özel haberciliği öldürüp, gazete satmayı, fark yaratmayı sadece yazarlara bağlayan yönetimler, zaman içinde işi bu hale getirdiler. Gazetelerde artık özgün haber bulmak, zevkle okunan bir haber hikâyesine rastlamak mucize gibi bir şey.. Röportajları bile ajanslardan almaya ve manşetlere taşımaya başladık. Daha ne olsun?..