"BİR başkadır benim memleketim.."
Gerçekten de öyle.. Neresine gitsen bir cennet buluyorsun..
Geçen hafta sonu Ağva'ya gittik.. Nasıl harika bir dağ yolu, yeşillikler içinde.. Sahile indik,.. Denize akan bir nehir var. Yeşilçay.. Bir yanı sıra sıra dünya şirini cafeler, restoranlar.. Bir yanı dik bir yamaçla suya inen orman.. Nasıl bir hava, nasıl bir manzara, nasıl bir huzur..
Motel Tahir'in çardak altı gibi uzanan tesisine oturduk. Kahvaltı.. Reçel ve tereyağının plastik kutular içinde gelmesi ayıbını bir kenara attım. Yahu köy yerinde olacak şey mi?. Ama geri kalan kahvaltı olağanüstü lezzetliydi. Nasıl keyifle yedik.. Hele domatesler, hıyarlar, kavunlar, karpuzlar.. Serasız, hormonsuz tarla mahsullerine hasret kalmışım..
Sonra tekne kiraladık.. Nehir turu önce.. İçerilere daldık. Sonra çıktık, denize Karadeniz sahiline açıldık.. Fiyordlar ve aralarında saklı plajlar.. İki saat dolaştık.
Yahu böyle güzellik mi olur?.
Dönüş yolunda ille de gözleme.. Üvezli Köyünün orda Öznur'un yeri..
Bir mantı ortaya.. Harika.. Sonra gözlemeler.. Nefis yayık ayranıyla.. Dalından koparılmış kirazlar.. Süt mısırı kaynıyor. 15 tane aldım, akşam maç çetesine ikram ederiz diye.. Öldüler yerken.. Çıkarken bize bir koca kavanoz kendi kurdukları turşu da ikram etmezler mi, çayın, kahvenin üstüne..
Şimdi sıkı durun..
Altı kişiyiz..
O harika kahvaltı 150 lira değil..
İki saat tekne 70 lira..
Öznur'un Yerinde 15 mısır dahil, hesap 80 lira..
Yahu İstanbul'da oturmaya değer mi, hafta sonunda?..