Türk Hava Yolları'na nazar mı değdirdik, ya da Star Alliance'a üye olmak bize yaramadı mı bilmem.. Son günlerde medyamızda okuyorum, şikâyetler artmaya, hatta yoğunlaşmaya başladı.
Bilirsiniz, Türk Hava Yolları'na hele son zamanlarda laf söyletmiyordum.. "THY uçuyorsa bir yere başka uçakla gitmem" diyordum.. Öylesine mutluydum, bayrağımızı taşıyan armadan..
"İki kurum kutsaldır" demiştim bir defasında hatırlarsınız.. Dışişleri Bakanlığı bir, THY iki.. Bu ikisinin üzerinde güneş batmaz çünkü.. Birisinin temsilciliği üzerinde gurup vaktiyse, bir başkasında mutlak tan yeri ağarıyordur.
Ne var ki, son zamanlarda ben de biraz sık uçtum ve bazı aksamalar, çoğu da ciddiyetsizlikten, işi ciddiye almamaktan doğan aksamalar doluydu.
Şimdi düşünebiliyor musunuz?.. Uçağımız indi. Gitti park yerinde durdu.. Ama ne merdiven var görünürde, ne de bizi terminale taşıyacak otobüs.. İçerde bekliyoruz.. Niye?.. Bunun izahı var mı?.
CİP salonu bakıma alınmış. CİP bir süre için eski yerine, İç hatlarda üst kata alınmış. Anonslar duyulmuyor. Çıkıp kapıdaki görevliye soruyorsunuz.. Onun önünde de bilgi yok. Yerinden kalkıyor, terasın kenarından sarkıp İç Hatlar salonunda asılı göstergeye bakıyor.. "Henüz çağrılmamış" diyor..
Yahu bu geçici salona da uçuşları gösteren bir monitör koymak çok mu zor.. Ve de girişteki THY görevlisinin önüne bir bilgisayar mesela.. Ordan işaret aldıkça o minnacık salona girip "Bodrum yolcuları lütfen uçağa gidiniz" dese, çok mu gururu kırılır, kendisini uşak falan mı hisseder acaba?.
İkide birde kalkıp kapıya gidiyorum, soruyorum. Ordaki delikanlı yarı beline kadar sarkıp aşağıdaki ekrana bakıyor. "Çağrılmadınız" diyor. Geri dönüyorum. Yahu Business için eşek yükü fark ödüyorum ben.. Sebebi hizmet.. Bu mu hizmet peki?.
Kaç defa uçağı kaçırıyordum, bu iletişimsizlik yüzünden..
Gene sordum bir defasında "Boarding başladı" dediler. 404 numaralı kapıymış.. Buldum, alt katta.. Otobüsle gideceğiz uçağa.. Otobüs de orda, ama kapı kapalı.. Önünde görevli falan yok.. Yığılmış millet. Yarım saat bekledik. Sonunda THY görevlileri geldi..
"Nerde kaldınız" dedim. Efendim, 403 nolu kapıymış da sonra 404 olmuş. Bu yüzden gecikilmiş.. Yahu yarım saattir buradayım. 403, 404'ün beş metre yanında.. O da boş.. Niye değişti ki kapılar?.. Değişse ne fark eder zaten?. Al sana durduk yerde yarım saat rötar..
Uçaklarda video var, uçuş bilgileri veren. Hem meraklısına.. Hem de oyalıyor insanı.. Hele en yeni uçaklarda harika ekran var. Baş ve kuyruk kameralarıyla kalkış ve inişleri bile izlemeniz mümkün..
Nerde..
Video kullanımı, pilotun ve baş hostesin keyfine bağlı.. Bir esasa bağlanmamış. Arada reklamlar olmasa hiç açılmayacak nerdeyse..
Uçuşun yarısında görüntü başlıyor, sonuna gelmeden de kesiyorlar.. Niye?.. Masraf mı oluyor acaba?.
Yemekler harika, ama yiyebilirseniz.. Ben deniz mahsulleri sevmem.. Durmadan somon füme çıktı.. Aynen geri gönderdim. Eğer tercih vermiyorsan, o zaman herkesin yiyebileceği şeyler koyacaksın. Çiğ balık yemeyen milyonla insan yaşıyor bu ülkede. Ben tek değilim ki..
Somon füme tek yemek olmaz..
Bir defasında önüme konan tepside ton balıklı salata vardı. Salata malzemesi taze, pırıl pırıl.. Ama ben ton balığı da yemem.. Yahu şu tonu karıştırmadan, yanında bir plastik kap içinde versen de, isteyen karıştırsa mesela?..
Hava meydanlarını THY işletmiyor tamam.. Ama her meydan, kendi ülke bayrağını taşıyana "Amiral Gemisi" muamelesi yapıyor.. Biz körüğe yanaşırsak Yeşilköy'de şanslıyız. Üstelik yığınla körük boşken, açığa alıyorlar THY uçaklarını.. Niye?.
Bu yazdıklarımın hepsi denizi geçip derede boğulmak değil mi, şimdi?.