Hem de nasıl fena halde solcu olmanın moda olduğu günlerdi, üniversite yıllarım.. Neyin ne olduğunu bilmeden klişelerin peşine takılırdık.. Bu klişelerin başında gelirdi, "Ben" sözcüğünü unutmamız gereği.. Ben çirkin, aşağılık bir laftı.. "Biz" demeliydik.. Önemli olan "Biz"di.. Yani toplum.. "Ben" yok olmalıydı..
İşte tam bu dönemde geçti elime Ayn Rand'ın "The Fountainhead" adlı kitabı.. İngilizceydi.. Kocaman, kapkalındı.. Buna rağmen nefesim kesilir gibi okudum, elimden bırakmadan.. Sonra filmi gelmez mi?.. Hem de en sevdiğim oyunculardan Gary Cooper da baş rolde..
Fountainhead, bir mimarın, kendisini ve çizgilerini ezmeye çalışan topluma başkaldırısı, kendi fikirleri ve kişiliği uğruna hem de ne devlerle savaşını anlatıyordu.. Fountainhead "Ben" demeyi öğretiyordu yeniden.. "Ben" diyebilmenin önemini..
Hayatıma yön veren kitaplardan biridir diyebilirim..
Masamın üzerinde "Hayatın Kaynağı" adlı kitabı görünce ne sevindim bilemezsiniz.. Ayn Rand.. Fountainhead.. Türkçe..
Sinan Çetin, Plato Yayınları'nı kurmuş şimdi de.. Hayat Pınarı ilk kitabı..
Alın okuyun mutlak.. Kalın.. Hem de minik harflerle 800 sayfaya yakın.. Belkıs Çorakçı Dilbudak nasıl çevirdi bilmiyorum, ama orijinali gayet rahat ve hızlı okunan bir kitaptı..
Bana sorarsanız mutlak okuyun..
Sinan, bugün artık hayatta olmayan Ayn Rand ile 1964'te yapılmış bir söyleşiyi de yollamış.. İşte onu asıl büyük bir keyifle okudum ve bir bölümünü size sunmaya karar verdim..
Çok tartışılacak şeyler söylemiş, Ayn Rand.. Hem de çok.. Buyrun, aşk, seks ve "Ben"i nasıl bir araya getiriyor.. Sanırım yumruk yemiş gibi olacaksınız..
***
* Soru- Sizce bütün ihtirası çalışmak olan rasyonel insanın hayatında romantik aşkın yeri nedir?
Rand- Romantik aşk o insanın en büyük ödülüdür. Romantik aşkı tam manasıyla yaşamaya muktedir olabilecek tek insan bütün ihtirası işi olan adamdır. Çünkü aşk bir erkeğin veya kadının karakterinde sahip olduğu en köklü değerlerden dolayı kendisine karşı duyduğu saygının bir ifadesidir. İnsan bu değerleri paylaştığı kişiye âşık olur. Eğer insanın açıkça tanımlanmış değerleri ve ahlaki bir karakteri yoksa başkasını da takdir edemez. Bu açıdan, Hayatın Kaynağı'ndan okuyucular tarafından sürekli atıfta bulunulan bir alıntı yapmak istiyorum: " 'Seni seviyorum' diyebilmek için ilk önce 'Ben' demeyi bilmek gerekir"
* Soru- Sizce en yüksek amaç kişinin kendi mutluluğu ve fedakârlık gayri ahlaki.. Bu işte geçerli olduğu kadar aşkta da geçerli midir?
Rand- Başka herhangi bir konuda olduğundan fazla aşkta geçerlidir. Eğer âşıksanız, bu âşık olduğunuz kişinin siz ve hayatınız açısından büyük kişisel ve bencil bir öneme sahip olduğu anlamına gelir. Eğer kişiliğiniz yoksa, birine âşık olmanız o kişiyle beraber olmaktan ve onun varlığından hiçbir kişisel keyif ve mutluluk almadığınız, olsa olsa onun size olan ihtiyacına acıyarak kendinizi onun isteklerine feda ettiğiniz anlamına gelebilir. Hiç kimsenin böyle bir durumdan dolayı gururunun okşanmayacağını veya böyle bir anlayışı kabul etmeyeceğini belirtmeme gerek yok. Aşk kendini bir başkası için feda etmek anlamına gelmez. Aşk kendi ihtiyaç ve değerlerinizin en kapsamlı şekilde dışa vurulmasıdır. Âşık olduğunuz insana kendi mutluluğunuz için ihtiyaç duyarsınız ve bu ona bahşedebileceğiniz en büyük iltifat ve onurdur.
* Soru- Salt fiziksel aşkın çirkin ve şeytani olduğuna dair püritan anlayışı yerdiniz. Buna rağmen "Ayrımcı olmayan arzuyla seçici olmayan düşkünlükler kendisini ve seksi şeytani olarak görenlere mahsustur" satırları da size ait. Sekste ayrımcı ve seçici düşkünlüklerin ahlaki olduğunu söyleyebilir misiniz?
Rand- Seçici ve ayrımcı olan bir seks hayatının düşkünlük olmadığını söyleyebilirim. Düşkünlük hafif ve üstünkörü ele alınan bir eylemi niteler. Ben seksin insan hayatının en önemli unsurlarından biri olduğunu ve hiçbir zaman hafif ve üstünkörü bir tavırla ele alınmaması gerektiğini savunuyorum. Cinsel ilişki insanoğlunun sahip olduğu en yüksek değerlere dayanarak yapıldığı zaman uygundur. Seks karşı tarafın sahip olduğu değerlere verilen bir karşılıktan başka bir şey olmamalıdır. Bu yüzden önüne gelenle girilen ilişkileri ahlaksız olarak nitelendiriyorum. Seksin kendisi kötü olduğu için değil, tersine seks çok iyi ve önemli olduğu için.
* Soru- Bu sizin açınızdan seksin sadece evli çiftler arasında yapılması gerektiği anlamında yorumlanabilir mi?
Rand- Şart değil. Seks çok ciddi bir ilişki sonucu ortaya çıkmalıdır. Bu ilişkinin bir evliliğe dönüşüp dönüşemeyeceği duruma ve konu olan iki insanın hayatlarının seyrine bağlıdır. Evliliği, iki taraf da hayatlarının sonuna kadar beraber olmayı isteyebilecekleri insanı buldukları zamanki hiç kimse bundan otomatik olarak emin olamazçok önemli bir kurum olarak kabul ediyorum. Taraflar nihai tercihlerine ulaştıklarından emin olurlarsa evlilik elbette arzu edilen bir durumdur. Fakat bu, tarif edilen mutlak kesinlikten daha azı üzerine kurulan herhangi bir ilişkinin uygunsuz olduğu anlamına gelmemelidir. Bir ilişki veya evlilik kararıyla ilgili sorunun sadece konuyla ilgili tarafların durumlarına ve bilgilerine bağlı olduğunu ve kararın onlara bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Çiftler karşılıklı olarak ilişkilerini ciddiye alıyorlarsa ve ilişkileri ahlaki değerler üzerine kuruluysa her iki durum da ahlakidir.
(Bu yazı 5 Ocak 2003'te yayınlandı.)