(Yıllar önce, İstanbul'u da sarsan depremi yazarken, Van anılarımı da nakletmişim.. İşte ondan bir bölüm, ben Van yollarındayken..)
1945.. Van depremi.. 5.5 yaşındayım.. 20 Kasım sabahı.. Babam işe, ağabeyim Öcal o yıl başladığı ilkokula gitmiş. Daha 40'ı çıkmamış Serpil kundakta.. Annem odanın içinde bir şeyler yapıyor, ben yerde oynuyorum..
Annemin çığlığı ile irkildim.. Serpil'in kundağını kapmış.. Bana da "Koş" diyor.. Kapıya koştuk.. İki katlı evin ikinci katındayız. Kapı sıkışmış.. Açılmıyor.. "Pencerenin içine" diye haykırdı annem.. Duvar geniş. Pencere içi oturacak kadar büyük. Bir pencerede onlar, bir pencerede ben.. Tavandan sıvalar dökülüyor.. Duvar yarılmış dışarı görünüyor.. Sarsıntı devam ediyor.. Her sarsıntıda bir şeyler daha göçüyor tepemizde.. Annem "Kurtarın bizi" diye çığlık çığlığa.. Pencerenin altında ev sahibimizi görüyorum.. Babayiğit bir kürt..
"Telaşlanmayın Suat hanım, ben sizi kurtaracağım" diyor.. Annem, "Kapı sıkıştı" diye bağırıyor.. "Şimdi bir balta bulur gelirim" diyor..
O hengamede bir balta buluyor, bir yandan çöken eve giriyor, üst kata çıkıyor.. Kapıyı parçalıyor.. Bizi aşağı indiriyor..
Bakıyoruz, ağbim ağlayarak bize doğru koşuyor.. Okula giderken, yol yapımı için getirilmiş bir dev silindir var.. Kenarda duran.. Yürümeğe başlamış sarsıntıdan.. Üzerinde sürücü olmayan silindirin üstüne geldiğini gören ağabeyim dehşet içinde eve koşmuş..
Az sonra babam yetişti.. Hepimiz sağ ve ayaktayız.. Sonra askeriye bütün Van'a el koydu.. Çadırlar kurdu, herkesi yerleştirdi.. Kışı çadırda geçirdik.. Sarsıntılar 30 günden fazla sürdü.. Oyun oldu biz çocuklara.. Yer sallanmaya başlayınca, köşe kapmaca gibi en yakın ağaca koşar tutunurduk..
En favori oyunumuz deprem tahmin etme idi.. O kadar sık sallanırdı ki.. Halka olup otururduk, sırası gelen söylerdi..
"Ona kadar sayacağım. Bu arada deprem olacak.."
Ona kadar sayarken yer sallandı mı, sayan 10 puan alırdı..
(Bu yazı 20.8. 1999'da yayınlanmıştır.)