Cumhuriyet'in üç temel gücünden biridir, Yargı.. Devleti devlet yapan unsurların başında gelir Adalet.. Hele de bugünlerde.. Yasama ve Yürütme'nin tek elde, gerçekten tek elde toplandığı günümüzde, hatta demokrasinin tek dayanağı, yargının adil, yargının güçlü olmasıdır.
Bu yüzden biraz da, gözüm fena halde savcıların yargıçların üzerinde bugün.. Gazetelerde en merakla okuduğum şeylerin başında geliyor mahkeme kararları..
İki muhteşem karar çıktı geçen hafta.. Birincisi.. Örnek, emsal olması gereken bir anıt karar gerçekten..
Bu ülkede mahkemelerin devleti mahkûm etmekten pek hoşlanmadıkları bilinir. Devlete karşı dava açıp kazanan o kadar azdır ki, çoğu insan "Boşuna vakit ve de nakit kaybetmeyeyim" diye mahkemeye dahi başvurmaz.
Bu ülkede ihmal, umursamazlık, görevi yapmama sonucu doğan kazalarda ağır zarar görenler, hatta ölenler için açılan tazminat davalarında verilen cezalar komiktir. Hele hele cezanın asıl vasfı "Önleyici olma"yı hiç karşılamaz. Çünkü bu ülkede kahrolası bir karine vardır. Tazminat, alanı zengin etmemeli..
Bursa 3. İdare Mahkemesi işte bu iki yerleşmiş, ama hukukun temeline aykırı bu iki kuralı kökünden salladı ve devleti 270 milyar lira tazminat ödemeye mahkûm etti.
Tam 270 milyar lira ödeyecek Bursa Valiliği ilkokul öğrencisi Mehmet Belin'e..
Sebep..
Beden dersinde okul bahçesindeki iğreti kale direği şiddetli lodosla yerinden çıkmış ve orada topa koşan Mehmet'in başına düşmüş. Çarpmanın şiddetinden iki gözünü de kaybetmiş Mehmet ve ailesi tazminat istemiş.. Mahkemenin anıt kararı..
"İdarenin hizmet kusuru var!.. Maddi, manevi toplam ödenecek tazminat, 270 milyar lira.."
Haberi okuduğum Vatan'da notlar var. 2003'te gözünü kaybeden çocuğa bir milyar, 2006'da gene gözünü kaybeden trafik polisine, gene ayni gerekçe, hizmet kusuru sebep gösterilerek 3 milyar lira tazminata hükmedilmiş, topu topu..
Açık unutulan rögar kapağından kanalizasyona düşüp ölen küçük kızın ailesi, şirketin verdiği üç otuz paraya razı olup dava bile açmadı, adalete inanmadığı, güvenmediği için.
Bu karar, bu sebeple anıttır işte!..
Böylesi kararlar yığılmaya başlasın, görelim bakalım ihmal, umursamazlık, pervasızlık kalıyor mu bu ülkede.. Şimdi devlet de o 270 milyar cezayı rücu ettirmeli, o çürük direkten kim sorumluysa ona..
Halit Ergenç çok sevdiğim bir sanatçı kardeşimdir. Geçen haziranda evlendi. Düğün fotoğraflarını çeken Özge İpekçioğulları'nı da "Özel hayatımı ihlal etti" diye mahkemeye verdi. Savcı davayı kabul etti ve bir yıla kadar hapis istedi.
İzmir İkinci Asliye Ceza Mahkemesi Yargıcı daha ilk celsede işi uzatmadan bitirirken, bir başka anıt, bir başka emsal karara imza attı..
"Halit Ergenç kamuoyuna mal olmuş ünlü bir kişidir. Bu yüzden hayatında gelişen önemli bir değişiklik haber değeri taşır. Zira kamuoyuna mal olmuş kişilerin hayatları kamuoyu tarafından merak edilir. Olayda özel yaşamın ihlali yoktur."
Şimdi bunun yanında bir karar daha var, 15 gün öncesinden. Defne Samyeli, yazın plajda mayolu resmini çekip yayınlayan gazeteciyi ayni gerekçe ile dava etmişti. Kazandı. O davada yargıç, kamuoyuna mal olmuş bir ünlünün, üstelik herkese açık bir plajda resminin çekilmesini, özel hayata müdahale saydı. Bugünkü hayatına yıllar önce güzellik yarışmaları ve mayolu resimlerle başlayan Defne'nin bunca yıl ve de 2 çocuktan sonra hâlâ ilk günkü formunda olduğunu gösteren, evlenip doğurunca kendini koyveren kadınlarımızda gıpta, kıskançlık yaratan, onlara örnek olan, ders veren bu fotoğrafları aslında gurur konusu olmalıydı, diye düşünüyordum ben oysa..
Ayni günlerde, İngiltere'nin muhtemel kraliçe adayları arasında bulunan, genç prensin sevgilisi kızın bikinili fotoğrafları yayınlandı, İngiliz gazetelerinde.. Bir tanesi arkadan.. Geleceğin prensesi elini mayosunun içine sokmuş poposunu kaşıyor. Mayo aşağı doğru sıyrılmış bu yüzden, poponun büyük bölümü meydanda..
Kraliyet ailesi dahil, kimsenin aklına gelmedi dava açmak.. Gelmez.. Çünkü sonucu bilirler.. Ünlü olmanın bedelidir bu.. Hamama giren terler!..
Adil yargı da budur işte!..