Talihli günler yaşıyorum bu hafta.. Perşembe gecesi de bir başka rüyaydı.. Kerem Görsev telefon etti.. "Hıncal ağbi, ben İstanbul dışındayım ama sen kaçırma.. Bir Flamenko dörtlüsü var ki.."
Hemen yer ayırttım. Canizares Quartet.. Olmaz böyle şey.. Vallahi bana bir şey oldu. Bir şişe chianti şarabının da nerdeyse yarısını götürdüm keyiften.. Yemekler, ambiyans, her şey, her şey çok güzeldi.. İspanyollar bitti, ama Jazz Center'de harika geceler devam ediyor.
17, 18, 19 Mayıs'ta Samuel Torres, 23, 24, 25, 26 Mayıs'ta Giovanni Mazzarino Dörtlüsü eşliğinde Mark Murphy var. 16 ve 30 Mayıs geceleri Kerem Görsev üçlüsü.. Yaza girmeden son fırsatlar.. Bu arada.. Müzik demişken..
Fevziye Işık Okulları'nın "Işıklı Günler Kültür ve Sanat Etkinlikleri Haftası" içinde bu gece Erenköy kampusunda Fahir Atakoğlu üçlüsü çalacak.. Fahir mezun olduğu okul için çalıyor yani..
Etkinlikler içinde en ilginci dünyaca ünlü futurist, yani gelecek bilimci Ray Hammond'un İstanbul'a gelip konuşması oldu. Katılamadım, ama çok ilginç şeyler söylediğini duyunca, konuşma metnini istedim. Yollayacaklar.
Hammond konuşmasının bir bölümünde "İçinizde cep telefonu kullanan var mı" deyince, hemen tüm eller havaya kalkmış.
Gülmüş Hammond..
"Bu aletlerle yazılı mesajlaşıyor, fotoğraf, video çekiyor, müzik dinliyor, ses kaydı yapıyor, internete giriyoruz.. Peki ama hala neden aletin adına 'Telefon' diyoruz?.."
Sahi neden hâlâ telefon?..
Alooo!.. Duydunuz mu, beni?..