Eve Dönüş'e gitmeyeceğim.. Filmle ilgili hemen tüm yazıları okuduktan sonra karara vardım ki, Eve Dönüş kötü bir filmdir.. Hemen tüm yazarların, büyük sıkıntılar içinde kalem aldıkları açıkça belli övgü satırlarından çıkardığım sonuç bu üstelik..
Genel özet şu..
"Bu film pek bir matah değil.. Ama 12 eylüle karşı çıktığı için saygı göstermek, hoşgörü ile bakmak gerek.."
Hayır.. Bu sanatın politikaya alet edilmesine saygı göstermek anlamına gelir ki, benim sözlüğümde böyle şey yok.. Ben "Sanat sanat içindir" diyenlerdenim. Sanatın sonsuz özgürlüğüne inanırım..
Bir şey iyiyse iyidir, kötüyse kötü.. "Efendim niyet iyi.."
Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile örtülü..
Eve Dönüş Sibel Kekilli'ye Altın Portakal getirdi. Yani filmde en iyi, en başarılı olan Sibel.. Oysa hemen tüm eleştirmenler birleşmiş ki, Sibel çok sıradan oynuyor ve Alman aksanı da fevkalade sırıtıyor..
Filmin en iyi yanı buysa, ötesini tahmin edersiniz..
Tüm eleştirmenlerin birleştikleri bir başka konu da işkence sahneleri.. Fevkalade sert çekilmiş bu sahneler.. Anlata anlata bu sahneleri anlatıyorlar.. Başka?.. Yok!.. O zaman elimizde 12 eylül sürecine oturtulmuş bir Testere 4 var, hepsi bu.. Üzerinde birleşilen bir başka konu da, en iyi oyuncunun işkenceci Cihan Canova oluşu.. Bu da filmin bir Testere 4 oluşunun başka göstergesi..
Beğenmiyorlar.. Beğenmediklerini açıkça söyleyemiyorlar..
Niye?.. Film 12 eylüle karşı.. 12 eylüle karşı bir filmi eleştirmek "Entel" görüntülere gölge düşürebilir..
Çünkü 12 eylül "Tu kaka" bir olaydır..
Acaba tam da öyle mi?..
Acaba bu ülkede 11 eylülün de filmini yapmaya cesaret edecek bir yönetmen çıkacak mı?..
Hayır.. 11 eylül Amerikasının değil.. Onun filmi çok yapıldı.. 11 eylül 1980 Türkiyesi'nin filmini kim yapacak?.. Gerçekleri, o günleri hiç yaşamadan yorumlamaya kalkan bugünün beyni yıkanmış kuşaklarına gerçekleri kim anlatacak?.
Türkiye tarihinin en karanlık günlerinin dehşeti ne olacak peki?..
"12 eylül sabahına, bugün 12 eylüle en çok küfredenler dahil, milyonlarca insanın nasıl bir rahat nefes alarak uyandığını kim söyleyecek?..
Güneş battıktan sonra evimizin çalan kapısını açamazdık, ne çabuk unutuldu?. Kapıyı kim çalar, içeri silahlı adamlar dalıp katliam mı yapar yoksa ev halkından birilerini mi kaçırır?..
Okula giden evladınız, kardeşiniz eve sağ salim geri döner mi?.. Şaka değil.. Aynen öyle.. Asıl "Eve dönüş" o.. Okuldan eve sağ ve sağlam dönen kardeşinizi savaştan sağ dönmüş gazi coşkusu ve sevinci ile karşılamak, hem de her gün, ne demektir bilir misiniz?..
ODTÜ işgal altında.. Eylemciler.. Öyle pankart açan, slogan atan değil, ellerinde makineli tabancalar, el bombaları, dinamitler, molotof kokteylleri ile dolaşan gençler bunlar.. Okulun etrafı jandarma ile çevrili.. Yaklaşamıyorsunuz ama, sabaha kadar silah seslerini duyuyorsunuz.. İçeri girilmiyor, dışarı çıkılmıyor.. Kardeşiniz öğrenci ve o silah seslerinin geldiği okulda.. Cep telefonu yok o zaman haber alamıyorsunuz.. Ölü mü, diri mi onu bilmeden günlerce bekliyorsunuz.. O ne bekleyiştir, bilir misiniz?. Yaşadınız mı?
Kentler kurtarılmış bölgelere ayrılmış. Birinde cebinizde Cumhuriyet gazetesi ile dolaşmak, işkence hatta, ölüm sebebi.. Ötekinde tam tersi bir durum..
Devlet otoritesi sıfırlanmış.. Nasıl sıfırlanmasın.. Bu bölünmüş çetelerle uğraşması gereken polis kendi arasında Pol-Der ve Pol-Bir diye bölünmüş.. Birbirine girmiş.. Polis harekâtları anında yandaş guruplara haber veriliyor.. Birinin tuttuğunu öbürü kaçırıyor.
Ülkede iktidar yok.. Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit'in kişisel kaprisleri Cumhurbaşkanı seçimini kilitlemiş.. Ülke aylardır devlet başkanını seçemiyor.. Seçse gerilim biraz azalacak, hava biraz rahatlayacak.. Ama ikisinin de umurunda değil ülke.. Varsa yoksa "Dedim dedik"leri..
Yüz evden 90'ında asker kurtarıcı diye bekleniyor.. "Nerde kaldılar" diye kızanlar cabası..
Nerde o dehşetin, o korkunun, o bitmez tükenmez manevi ve de ellerine düşerseniz, maddi tabii işkencenin filmi?..
11 eylülü bilmeden, anlamadan, yaşamadan 12 eylül filmi olur mu?.
Benim karım Amerikalıydı.. Sırf Amerikalı diye sabah beşte evden çıkar, öğleden sonra 3'te dönerdi ki, sokaklar mümkün olduğu kadar boş olsun.. Çünkü o zaman Amerikalı olmak dövülmek, işkence edilmek için yeter sebepti..
Bir sabah birlikte çalıştığı üsse gidiyoruz.. Balgat'a.. Meclis'in karşısında karın altında titreşerek bekleyen ODTÜ'lü öğrencileri gördük, kızlı erkekli..
Dayanamadı Holly "Bunları okula bırakalım" dedi.. Aldık arkaya.. ODTÜ Balgat'ın çok ötesinde.. Okullarına kadar götürdük, bıraktık, dönüyoruz, elimdeki gazeteyi bırakmak için arka koltuğa döndüm ve dondum kaldım.. Karın altından alıp, okullarına bıraktığımız öğrenciler, arka koltuğun döşemesini bıçakla doğramış, delik deşik etmişlerdi, Holly'nin Amerikalı olduğunu anlayınca..
Ben unutmam..
Kimse unutmamalı.. 12 eylül, 11 eylül çok iyi bilinerek değerlendirilmeli..
Ben o filmi bekleyeceğim..
Bir gün biri yapacak mutlak.. Yapmalı!..
O zaman belki Eve Dönüş'ü de izlerim..