Şimdi şu iki tabloya bakalım.. İsviçre milli takım kafilesi havalimanında daha körükte, asla orda olmaması gereken kişiler tarafından protesto edilerek karşılanıyor?..
Niçin?.. Nasıl?..
Hakem maçın bitiş düdüğünü çalmış. İsviçreli futbolcular hızla çıkış tüneline koşuyorlar. Bizimkiler ayni hızla peşlerine düşüyorlar..
Niçin?..
Bu iki tablonun arasını doldurun şimdi, hemen tamamı Türk medyası tarafından dünyaya dağıtılmış görüntüler ve hemen tamamı Türk medyası tarafından yazılmış haber ve yorumlarla..
O zaman "Ağır bir ceza" zaten normal değil mi?.. Beklenmiyor mu?..
Peki "Ağır", bu kadar mı ağırdı?.
İşte o aslında o bizim şansımız..
Cezaların bu kadar ağır olması, CAS'ta savunma yapmamızı kolaylaştıracak, bize büyük indirimler sağlayacak bir unsur.
En basiti..
Seyircisiz maç, FIFA ve UEFA'nın unuttuğu, "Seyircisiz futbol olmaz. Önlemleri başka cezalarla alalım" diye rafa kaldırdığı, ama Avrupa tribünlerinde bir çığ gibi büyüyen "Irkçılık/ Zenci futbolcuların korolarla protesto edilmeleri" eğilimi karşısında gündeme sokmak zorunda kaldığı bir ceza.. Türk seyircisinin altı maç ceza almak için hangi suçu işlediğini doğrusu çok merak ediyorum. CAS yargıçları da merak edeceklerdir.
Eğer savunma avukatlarımız, sporun bu en üst mahkemesinde, ağır kararın sebebinin, ortada belli hiçbir şey yokken, maçın ertesi günü FIFA Başkanı Blatter'in FIFA Disiplin Kurulu'nu fevkalade etkileyen sözleri olduğuna yargıçları inandırabilirlerse.. Eğer ayni avukatlar, kararın alındığı İsviçre'de ülke basınının gene kurul üyelerini fevkalade baskı altına alan ve etkileyen son günler yayınlarını, CAS yargıçlarına iyi sunabilirlerse..
FIFA Disiplin Kurulu'nun etki ve baskı altında karar aldığı gerekçesi ile Türkiye hakkında verilen cezalar büyük oranda iner.
Geçmişte Galatasaray aleyhine verilen kararın, çok iyi bir savunma sonucu nasıl düzeltildiğini hatırlayalım.
Şimdi soğukkanlı olacağız.. Kıyameti koparmadan önce, kararın gerekçelerini öğreneceğiz. Sonra yorumlarımızı bu gerekçelere dayanarak yapacağız. Sonuçlara göre değil..
Ağzımızdan salyalar akarak FIFA'ya emailler, fakslar yollamak çözüm değil. Hatta çözümü güçleştirir, saldırganlığımızı, bu cezayı hak ettiğimizi savunanların ellerini güçlendiririz.
Önce bekleyelim. Anlayalım.. Sonra ortak bir savunma bulmaya çalışalım. Doğrusu bu!..