Prof. Erol Uçer ve eşi, Moskova'dan Maya Sitesi'ndeki evlerine dönüyorlar. Apartman kapısında üç çocuk, "Biz de bu sitedeniz, hoş geldiniz" diye çifti karşılıyor, paketlerin ve bavulların taşınmasına yardım teklif ediyorlar. Israrcı oluyorlar. Çocukların ikisi Bayan Uçer'le yukarı çıkıyor, Prof. Uçer üçüncü çocukla aşağıda, öbür eşyaların başında bekliyor. Yukarı çıkan çocuklar Bayan Uçer'den su istiyorlar. Kadın mutfağa girince de içinde para ve mücevher olan iki çantayı alıp kaçıyorlar. Bu arada aşağıdaki çocuk da ortadan kayboluyor.
Prof. Uçer polise gittiğinde çocuklar teşhis ediliyor. Çünkü ortada, güvenlik kamerası görüntüleri ve görgü şahitleri var. Çocukların içinde bir kadın ve iki erkeğin olduğu lüks bir arabaya binip gittikleri belirleniyor.
Acıklı durum ondan sonra..
Polis soygunun bir çete tarafından yapıldığını anlatıyor. Profesör ve eşi, havaalanında kurban olarak seçiliyorlar. Eve kadar izleniyorlar. Çete yöneticileri arabada bekliyor. Çocuklar çantayı alıyorlar, arabaya atlayıp kayboluyorlar.
Profesör "Bu kadar iyi biliyorsunuz da, niye yakalamıyorsunuz, niye engel olmuyorsunuz" deyince, kendisini şok eden yanıtı alıyor..
"Biz bunları en az 70 kez yakaladık. Hepsinde de serbest bırakıldılar.. Bunlar Kasımpaşa'da oturur. Sürekli adres değiştirirler. Şimdi gitsek ne savcıyı bulabiliriz, ne de arama izni alabiliriz."
Haber hemen tüm gazetelerde yayınlandı. Polislerin sözlerini Hürriyet gazetesinde okudum..
Peki benim gibi Adalet Bakanı da okudu mu?.
Türkiye'deki korkunç uygulamanın farkında mı?.
Çantayı çalan çocuklar, Profesör asansörle çıkarken, merdivenlerden inmişler. İyi tahminle yakalanmamışlar. Peki yakalansalar ne olacaktı?. Profesör de merdivenlerden çıksa ve yolda elinde kendisinin ve karısının çantaları olan çocukları yakalasaydı eğer?..
Cep telefonu ile polis çağıracaktı. Polis çocukları karakola götürecek ve evrakları hazırlayıp savcılığa teslim edecekti. Tam bu sırada bir avukat ortaya çıkacak, AB'ye uyum diye hazırlanmış yeni yasaları ortaya sürecek, savcılık da çocukları serbest bırakacaktı.
Uygulama aynen böyle, Sayın Cemil Çiçek!..
Böyle bir "Yasal" rezillik olur mu?.
Çalıp götürebilirsen ne ala.. Mücevherler ve paralar senin..
Yakalanırsan hiçbir risk, hiçbir tehlike yok.. Anında serbest kalıyorsun.
İnsanları çocuk çeteleri kurmaya, çocukları, hırsız ve ahlaksız insanlar olarak yetiştirmeye böylesine teşvik eden bir yasal düzenleme olabilir mi?.
Böyle bir düzenleme, topluma, ülkeye, insana, çocuğa ihanet değil midir?.
Bu haberler artık gündelik Sayın Bakan.. Her gün bir yeni örneğini okuyoruz.
Rezillik diz boyu.. Ülke bataklığa, batakhaneye dönüyor..
Peki siz ne yapıyorsunuz Bay Cemil Çiçek?..
Bu ülkenin Adalet Bakanı olarak ne yapıyor, o koltukta nasıl böyle rahat, böyle aldırışsız oturuyorsunuz?..
Bu ülke, bu çocuklar, bu insanlardan siz sorumlu değil misiniz?.