Robinson ve Xanadu, yeryüzünde iki cennet.. Birinde kaldım, ötekini gezdim, yemekler yedim.. Harika iki tatil köyü.. Harika yönetiliyorlar..
Robinson Alman merkezli bir firma.. Konuklarının büyük bir bölümü Alman. Xanadu da hemen her milletten turist var..
İkisi de golf turizminin farkında. Golf turizmi, seçkinler demek.. Paralılar.. İyi para verip, iyi servis isteyenler.. Antalya geneli içinde yüksek fiyatlarına rağmen tamamen dolu olmaları başarılarının işareti.
Robinson'da iki gece kaldım.. Müthiş bir tesis.. Dinlenme ise en iyisi.. Eğlenme, vakit geçirme ise en iyisi diye düşünülmüş, büyük oranda da başarıya ulaşılmış..
Günün her saatinde sizi oyalayacak bir şey var, eğer sadece dinlenmek istemiyorsanız.
Genç Genel Müdür Mahmud Var, müthiş bir genç ekibi yönetiyor. Yaz aylarına personel bulmak en zor şeylerin başında..
Ne 7 yıldızlıklar, acemi personele kurban oluyorlar, duyuyoruz..
Burada iki gün boyu karşılaştığım, konuştuğum, bir şey istediğim her genç birinci sınıftı. En çok ona şaştım ve mutlu oldum.
Benim denizle güneşle ilgim yok. Bu yüzden otelin "Kendini İyi Hisset" servisine teslim ettim kendimi..
Önce bir Abhyanga masajı.. Ayurveda türünden.. Kırkpınar pehlivanı gibi yağlıyorlar insanı.. Bu güreşin aslında ne kadar zor olduğunu hayatımda ilk defa böyle yağlanınca anladım.. Gerçekten vücudu ve beyni fevkalade rahatlatan bir masajdı..
Bu yağlar nasıl çıkar?.. Doğru Türk hamamına.. Göbek taşında iki güzel çıplak uzanmışlar. Birinin başında bir güzel natır.. Yani kadın yıkayıcı.. Ötekini keseleyen, sabunlayan ise tellak.. Erkek yani..
Daha sonra beni de temizleyen ustaya "Gel yerlerimizi değişelim" demek geçmedi ise içimden ne olayım..
Öğleden sonra da anti aging, ya da benim Türkçe deyişimle "Geriye Yaşlanma" yüz bakımına terk ettim kendimi.. Yosundan çıkarılan bitkisel yağ ve hormonlarla yüzümü gençleştirdiler.. Fevkalade mutlu lobiye dönerken Mahmud'a rastladım.. "Hıncal Ağabey bu gençleri tanıtayım sana" dedi..
Selena ve Mert iki konservatuar öğrencisi.. Haftada iki gece köyde müzik yapıyorlarmış.. "Dün gece çaldılar, gidiyorlar" dedi Mahmud..
"Keşke dün gece burda olsaydım" dedim..
"Biz sizin için çalarız Hıncal Ağbi" dedi gençler.. Mert anında gitarını çıkardı. Selena, operanın en sevdiğim şarkılarını oracıkta, lobide ses düzeni falan olmadan sadece bizim için öyledi. Harika, ama harika bir sürpriz oldu benim için..
Bir gün bir yerde rastlar, doyasıya dinlerim.. Ya da plak yaparlarsa eğer..
***
Xanadu bir gurme cenneti, hepsinden farklı olarak..
Günce kız orada kalıyor.. "İlle burda yiyelim" deyince farkına vardım.. Xanadu'da da, akıllara seza açık büfeler var ama, butik restoranlar da var. Çin, Meksika, Rus, İtalyan, Fransız ve Osmanlı mutfakları bunlar..
Genç Genel Müdür Yusuf Hacısüleyman "Konuklar genelde yedi gün kalıyorlar. Bir gece de açık büfemizi deneyerek onlara kaldıkları her gece ayrı bir mutfağı tatma fırsatı yaratıyoruz" dedi.. "Gündüzden yer ayırtmak kaydı ile, konuklarımızı ağırlıyoruz." Var mı böyle şey dünyada..
Ben Çin'e daldım tabii.. Şefi Çinli.. Yani iş laf ola torba dola değil, ciddi.. Çok kalabalık değil, zaten olması mümkün de değil, ama tatmin edici bir menü ile enfes bir Çin gecesi geçirdik.
Notum tam olunca kafaya koydum.. " Xanadu'da bir hafta kalıp tüm mutfakları tatmalıyım.."
***
İki gecemden birinde de Hasır restorandaydık. Antalya'da yeni açılmış.. İstanbul değil, Almanya Hasır'ın patronları açmışlar, kar değil, şan olsun diye.. Özeti mi?.. Antalya artık sadece 7 Mehmet değil.. Şiddetle tavsiye ederim, yolunuz düşerse.. Yemekleri de, servisi de mükemmel!..