FİLMİN yapımcısı "Öyle bir film yaptım ki, bütün erkekler, sevgililerini götürmek için yarışacaklar.. Çünkü bu filmden çıkan kızlar o gece yalnız yatmaya fena halde korkacaklar" demiş..
Sözünü ettiği Mumya Evi.. Mumya Evi, hayaletler, hortlaklar filmi değil. Doğaüstü olayları anlatmıyor.. Tıpkı kurbanlarını kesip onlardan lezzetli yemekler yapan Hannibal Lecter gibi bir seri katilin öyküsü.. Burdaki yemek değil, heykel yapıyor. Öldürdüklerini kalıp diye kullanıp, balmumu heykeller yapıyor, aslının aynisi..
Biz Ünal'la gittik, yapımcının amacının çok dışında.. Paris Hilton'u görmeye.. Reklamın ne kadar önemli olduğunu anladık, görünce. Paris Hilton sokakta görünce başınızı bile çevirmeye gerek görmeyeceğiniz sıradan bir kız. Herhangi bir Bodrum, Çeşme plajında 50 Paris bulursunuz en azından..
Filmde gerilim unsuru olarak, ikide bir de karanlık, esrarlı yerlerde tek başına dolaşan kız klişesi kullanılmış, başından sonuna.. Ama iyi kullanılmış neme lazım.. Onun ötesinde bir şey yok.. İlk yarıda hele nerdeyse hiçbir şey yok. İkincide ortalık biraz hareket ve heyecan kazanıyor..
Çok daha iyisi yapılabilirdi bu senaryodan..
Yaz günleri, serin bir salonda, sevgilisiyle bir deneme yapmak isteyenler için..