ÇARPIŞMA.. Crash.. Son yıllarda gördüğüm en güzel, en çarpıcı, en düşündürücü filmlerden biri.. Belki de birincisi..
Günümüzün Babil Kulesi, içinde 117 milletin, 200'e yakın dil ve lehçenin konuşulduğu, o en güzel, en korkunç kentin, Los Angeles'in, melekler ve şeytanlar dünyasının yaşamından 48 saat.. Güya..
Adına ve genel görünüme bakınca, aksiyon filmi.. Yani öyle de seyredebilirsiniz..
Ama aslında müthiş bir felsefeyi tartışıyor.. Tarih boyu insanın en büyük çatışmasını..
İyi.. Kötü.. İyi insan.. Kötü insan.. "Şu iyi insandır.. Şu da kötü" diyebilir miyiz?.. Dersek iyi mi ederiz, kötü mü?..
İyi ve kötü olmak bir karakter midir, yoksa, o koşulların, duyguların yarattığı, o ana mahsus bir durum mu?..
Bir sahne önce en iğrenç adam olarak görüyorsunuz.. Sonra harika bir kahraman..
Bu ikisi nasıl ayni adam olur?. Taşlar öyle yerli yerine oturuyor ki, şaşırmıyorsunuz..
Tıpkı "Kahramanım" dediğiniz adamın, hemen sonra iğrenç cinayetine ve bu cinayetin izlerini korkakça yok etmesine şaşmadığınız gibi..
Kenar mahalle zenci annesinin iki oğlu var. Birisi dürüstlük anıtı polis. Öbürü tabancalı soygunlar yapıyor.. Peki hangisi iyi bunların?.
Müthiş.. Müthiş bir film, Çarpışma.. Bence hatta iki defa izlenir. İlkinde heyecanla seyretmek, ikincide sahneleri ve lafları iyice sindirip düşünmek için..
Oyuncuların hiçbirini tanımıyorum. Filmde bildiğim bir Sandra Bullock var, o da filmde yok gibi..
Sakın kaçırmayın.. Sakın!..