Sabah beni aradılar. Ana haber canlı yayınına çıkmam için. Haberciliği ayaklar altına alan, iki paralık eden bu yayını hele o rezil cumadan beri artık izlemiyorum bile. Yayınına çıkar mıyım?.. Anında reddettim.
Ece aradı öğleden sonra.. Onu aramışlar..
Genç kız, model, manken.. Ana haberde canlı yer almak cazip gelebilir. Karar onun.. "Ama haberi saptırırlar. Seni iki paralık ederler, ağlatırlar.. Geçen cuma Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı'na üç koldan nasıl saldırdılar, nasıl alay ettiler, gördüm. Sen bilirsin" dedim.. O da çıkmama kararı aldı.
Gece telefonum çaldı. Artık atv ana haberi seyretmediğimi bilen dostlarım "Aç bak, alt yazıda adın geçiyor" dediler. Tahmin ettim, ama bu kadar alçalabilecekleri aklıma gelmemişti.
Ucuz, çiğ, iğrenç, pis bir habercilik daha.. Akıllarınca kendilerini eleştiren Hıncal Uluç'tan intikam alıyorlar..
Acı acı güldüm..
Tüm saygınlığını 40 yılda yarattığı itibarını ayaklar altına alan Ali Kırca'ya artık sitem bile etmem "Bu haberi (!) nasıl okudun" diye.. Kendisini nasıl tükettiğini anladığı gün işten geçmiş olacak.
Ama bugünkü yerine gelmesini nerdeyse tek başıma sağladığım Yavuz'un (beni seslendiren komedyen) böylesi bir çirkinlikte baş rolü oynamayı kabullenmesine kırıldım. Doğruları yazacağına inandığım için Balçiçek'e her şeyi anlatmıştım. Sabah'a yazması için. atv anahaber figüranlığına soyunması ve kötü niyetlilere kendisini kullandırması için değil. Balçiçek'e de üzüldüm.
Gerçekler, Balçiçek'in yazdıkları gibi ve o kadar, sevgili okurlar. atv anahaberin, reyting için haberi satanların abarttığı, ucuzlattığı ve çirkinleştirdiği gibi değil..