Haşmet'le Yaşamdan Dakikalar'da konuştuğumuz, daha sonra yazıştığımız konu.. İfade edememe..
Hayatımızın her döneminde, evde, işte, özel, genel yaşamda kendimizi bir türlü ifade edemeyişimiz var ya hani..
Yılmaz Erdoğan ifade edememeyi ne güzel ifade etmiş..
Tiyatrodaydım gene çarşamba gecesi..
Hemen her gece tiyatroya gidiyorum.. Bir şeyler oluyor.. Ne oluyor?..
Tiyatrolarımız mı birbirinden güzel oyunlar oynuyorlar?..
Evet..
Sinemalarda gidecek film sıkıntısı mı var?..
Evet.. Üstelik benim sevgili G-Mall'um da hâlâ açılmadı..
Hepsi bu mu?..
Hayır?..
Ben güzellikleri yalnız yaşamayı sevmem.. Hep yanımda paylaşacağım biri olsun isterim.. Sinemaya gidecek birini bulmanız kolay.. Tiyatro deyince iş biraz sarpa sarıyor..
Benim kadar tiyatro seven, benim kadar bayılan, hoşlanan birini bulunca, yılların hasretini gideriyor gibiyim..
"Hadi Ece" diyorum.. Koşuyoruz.. Yılmaz'a da koştuk.. Benden çok Ece güldü.. O zaman dikkat ettim.. Kadınlar daha çok gülüyorlar oyuna erkeklerden..
Neden?..
Aklıma Haşmet'in Yaşamdan Dakikalar'daki lafları geldi.. Türkiye'nin kendini en iyi ifade eden adamlarından Haşmet, kadınlara kendini ifade etmekte ne kadar güçlüklerle karşılaştığını anlatmıştı. Haşmet öyle ise, gerisini varın hesaplayın..
Şimdi kadınlar karşılarında, niyetlerinin ne olduğunu gayet iyi bildikleri erkekleri buluyorlar ve onların kendilerini ifade edemeyişlerine için için gülüyorlar. Hayatta.. Ayni sahneye tiyatroda rastlayınca, bu defa katılıyorlar..
Yani aslında gülünen, biz erkekleriz..
Yılmaz Erdoğan, önce yazmış, "Haybeden Gerçek Üstü Konuşmalar"ı.. Askerde iken.. İfade edememe sanatı üzerine yazmış.. Sonra oyun haline getirmiş, "Haybeden Gerçeküstü Aşk" diye..
Oyunun güzelliği, hemen hepimizin bir miktarını yaşadığımız şeyler oluşu.. Hepimiz yazabilirdik.. Hepimiz çıkıp oynayabilirdik.. O kadar içimizde.. Ordan vuruyor zaten.. Salon tıklım tıklım dolu.. 300 temsil sonra perde kapayan "Bana Bir Şeyhler Oluyor" gibi olur bu da..
Gülme deyince..
Yılmaz'ın, hepimizden bir parçayı alıp sahneye koyduğu oyunda, gülmeler sadece diyaloglara mı?..
Yok canım.. Öyle sahnelerde öyle kahkahalar var ki.. Ben söylesem millet tebessüm bile etmez.. Ama Demet, hele Yılmaz söyleyince millet kırılıyor. Yılmaz'a gülmeye şartlanmışlar ondan mı?.. O da var da.. Yılmaz ve Demet bir başka söylüyorlar..
Oyunculuk bu.. Yetenek bu.. Başkalarının ağzında dikkat bile edilmeyecek lafları, kahkaha tufanına döndürmenin adı, yetenek olmalı..
İki kişilik oyunlar zordur. Seyircinin ilgisini sahnede tutmak hiç de kolay değildir. Yazar, yönetmen ve oyuncu Yılmaz Erdoğan bu zoru başarmış işte.. Karşısında Demet gibi bir "Mükemmel" olunca da işi bitirmiş..
Kız Canan.. (Göknil) o ne şirin kostümler öyle.. Beni de giydirsene!..