Aslında iki yanlı bir soru bu.. Güreşin sonu mu geliyor?.. Türk güreşinin sonu mu geliyor?.. Atina Oyunları'na sıfır hazırlıkla giden TRT spor servisi, yoğun eleştirilerimiz üzerine hemen oracıkta tedarik ediverdiği yorumcularla birazcık bilgi ve fikir verme imkanı yaratınca, biz de Ahmet Ayık'ı dinleme fırsatı bulduk.. Ve gördük ki, Ayık da aynen bizim gibi düşünüyor..
Güreş bu hali ile seyredilir spor olmaktan çıkmış.. Adlarını neredeyse ezbere bildiğimiz güreş oyunlarının hemen tümü unutulmuş.. İhtar.. Yere yatır.. Çırpma dene.. Olmadı.. Salto bağla..
Serbesti de, greko romeni de bir iki çok uç istisna dışında aynen bu.. Peki bu keçi boynuzu bile olmayan sporu insanların seyretmesine, televizyonların yayınlamasına imkân var mı?..
Ayık, FİLA (Uluslararası Güreş Federasyonu) İcra Kurulu üyesi.. Türkiye Güreş Federasyonu'nun seçilmemesi için (Dikkat buyrun, seçilmesi değil, seçilmemesi için) tüm çabalarına rağmen, gerek güreşçi, gerek yönetici olarak dünya güreşindeki saygın yeri sayesinde koltuğunu gene korumayı başardı.. Diyor ki.. "Bu gidiş güreşin sonu olur.. FİLA olarak önlemler düşünüyoruz, almamız gerek.."
Ben, bizi çok ilgilendirmiyorsa, bu tür güreşi seyretmeyi çoktan bıraktım. Dünya bıraktı zaten.
Türk güreşine gelince.. Uzatmaları bile oynamıyor. Zamanın İçişleri Bakanı'nın siyasal baskısı ile iş başına gelen Osman Şansal'ın Türk güreşini bitirdiği, her turnuvada bir kez daha ortaya çıkıyor.. Türklerin madalya deposu güreşte şimdi, bronzlara bile sevinir olduk.
Ümit ediyordum ki, Olimpiyat dönüşü, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı M. Ali Şahin arayı soğutmadan kolları sıvar, olimpiyatların şöyle bir artısı ve eksisi ile hesabını çıkarır ve gereken eylemlere başlar..
Hayır.. Halterci kızlar skandalı olmasa, Atina da unutuldu ve uyutuldu gibime geliyor.. Dilerim yanılıyorumdur..
İşe bakın.. Ben tam bunları yazarken Yasemin önüme bir faks koydu.. Gazanfer Bilge'den.. Güreştiği sürece, Londra Oyunları dahil, hep "Dünyanın en teknik güreşçisi" seçilen büyük şampiyon Gazanfer Bilge'den.. Başlangıcından bugüne durumu özetliyor.
İşte Büyük Gazanfer'den alıntılar..
Olimpiyatlarda, güreşte 1936-1968 arası 32 senede 23 altın madalya kazanılmışken, 1968-1992 arası 24 sene hiç altın alınmadı.
1992-2004 arası son 12 senede 4 altın madalya kazanıldı. Olimpiyatlardaki bu madalya tablosu güreşte ne kadar gerilediğimizi gösteriyor. Serbest güreş bizim ata sporumuzdur. Kökünde yağlı güreş ve karakucak güreşinin zengin oyunları vardır. Bugün bu oyunların hiçbirinin tatbik edilmediğini görüyorum. Serbest güreşteki çöküşümüz çok acıdır.
İsveç'te neşredilen "Güreşte oyunlar" kitabının 27. sayfası bana ayrılmış, 11 temsili resimle anlatılan oyunlara "Bilge sarması ve kündesi" isimleri verilmiş. Ecnebiler başarılı olmak adına çaba sarf etmişler. Film ve fotoğraflar çekmişler ve araştırmalar yapmışlar.
Bizim zamanımızda 15-20 dakika olan müsabakalar bugün 5-6 dakikaya düşürülmüştür. Güreşçilerimizin nefesleri ve enerjileri bu kadar kısa vakit için bile yeterli değildir. Yenmek azimleri şöyle dursun, yenilmeden nasıl müsabaka bitiririz, telaşındalar.
Son 30 senede birçok maçımızı rakiplerimizin yaptığı çırpma oyunu ile kaybediyoruz. Teknik adamlarımız buna hâlâ bir çare bulamadılar. Bir bilene danışmalarını tavsiye ederim. Bu oyunlar bizim zamanımızda da biliniyor ve tatbik ediliyordu.
Hiçbir yabancı Celal Atik'e, Yaşar Doğu'ya ve bana çırpma atabildi mi araştırsınlar.
Bir federasyon başkanı, güreşin inceliklerini, seyirci olmaktan öteye bilmeyebilir. Vazifesi, bilenleri bulup işin başına getirmektir. Kulüplere önem vermek, ligler, müsabakalar tertiplemek, sporcular arasında rekabet ortamı yaratmak lazımdır. Seçme yapılmadan tepeden inme milli takımda yer alan güreşçiler biliyoruz. Rekabet her işte kaliteyi getirir.
Başarısız olanlar ısrar etmesinler. Vazifeyi ehline teslim etsinler.
Küçük bir hata yaptığımız durumlarda, nasıl üzüldüğümüzü, ne büyük bir fırsat kaçırdığımızı Süreyya Ayhan ile öğrendik.
Bu koskoca dünyada, bu kadar çok insan başarı ve altın madalya peşinde koşarken en iyisini yapmak, fırsatları ve şampiyon adaylarını değerlendirmek, idarecilerimizin boynunun borcudur.
Ne olur artık hata yapmayalım.