"Okurlar bizden kadın muhabirler ipdon giymeli mi ya da Pop Star yarışmasında Deniz Seki mi, Ercan Saatçi mi haklıdır, gibi hayati konularda görüş beklerken, nasıl olur da Irak'ta durum, Kıbrıs'ta çözüm gibi önemsiz meselelere takılıyoruz" diyor Mehmet Barlas ve yanılıyor.. Bir defa toplumun gündeminde yer alan popüler konulara burun kıvırmak gibi bu ülkenin en belirgin entel takıntısının içine düşüyor. İkincisi bir aydın olduğu halde, bu iki konunun içinde yer alan gerçek tartışmayı bir kenara itip, sanki iş görüntüdeki ucuzlukmuş gibi, konuyu kaleme alanları küçümsüyor. Dalgasını geçiyor.
***
Şimdi bakın.. Sevgili Mehmet sen de bak.. Popstar olayı ciddi ciddi üzerinde durulması gereken bir konudur. Ortada bir komplo teorisi var.. Bu teoriye göre, mesele popstar seçmek falan değil, kanala haftalar süren bir reyting zenginliği, dolayısı ile reklam geliri tezgahlamak. Katiller, özürlüler, şarkıyı unutanlar, eleyenler, elenenler, hepsi önceden yazılmış bir senaryonun oyuncuları.. Jüri dahil.. Halk oyu dedikleri şey palavra.. Böyle ise Fatih Aksoy'u, yani yapımcıyı alkışlamak gerek.. Çünkü başardı. Haa.. Halkla resmen alay edilmiş.. Büyük kitleleler kandırılmış.. O televizyon muhabir ve yazarlarının, bir de RTÜK'ün sorunu.. Ben bu teoriyi elimin tersi ile bir kenara itiyorum. Çünkü en azından jüride yer alan dört kişiden üçünü, böyle bir tezgaha alet olmayacak kadar sağlam kişiler olarak tanıyorum. Ve de asıl feci durum, asıl bu ülkede tüm köşe yazarlarının, yetmez üniversitelerin el atması gereken dehşet ortaya çıkıyor.. Öyle bir Popstar yarışması yapıyoruz ki, bu yarışmaya Tarkan ve Deniz Seki girseler ilk elenenler olurlardı. Çünkü millet, fiziği ve yetenekleri ile Popstar olacaklara değil, acıdıklarına oy veriyor.. Yarışma duygu sömürüsü üzerine. En çok sömüren birinci.. Ah bu zavallı özürlü.. Vah bu zavallı kader kurbanı.. Oy bu zavallı lafları unutuyor.. Ver oyu "Zavallı"ya.. Yani yarışmaya devam etmek istiyorsanız, ille bir zaaf ortaya koyacak, mesela şarkı söylerken sahneye işeyip "Kusura bakmayın sayın seyirciler, ben küçükten beri çişimi tutamam.. 3 yaşında iken yatağa işemişim, babam beni keserin sapı ile dövmüş, o gün bugün ne tıp kurtardı beni, ne de üfürükçüler" diye bir acıklı hikaye uydurdunuz mu, o gecenin galibi olmayı ve yarışmaya devam etmeyi garanti edersiniz.. Peki bu neden?.. Bu toplum niye böyle oy veriyor?.. Üniversitelerin sosyoloji bölümleri, toplum psikolojisi uzmanları konuya el atsa ve açıklamalar yapsa, merakla okumaz mıyız?.. Köşe yazarları durumu yorumlasalar, millet bir şeyler çıkarmaz mı, edilen laflardan.. Bu sence sahiden dalga geçilecek bir konu mu Mehmet?.
***
Öteki mesele muhabir kadının ip külotu mu, yoksa, gazeteciliğin temel ilkelerinden birisi mi?. İki soru var?. 1-Bu resim haber mi?. 2-Bu kadın genel yayın müdürünün karısı, kızı, sevgilisi olsaydı, gene basılır mıydı?.. Bunların hangisi hafif, hangisi dalga geçilecek kadar önemsiz konu Mehmet?.. Kaza geçirmiş genç kız, hastanede acile sedyede getiriliyor. Burada bekleyen nöbetçi muhabirler var. Amaçları erotik resim çekmek. Tiraj sağlamak. Hatta baygın kızın etekleri örtülü ise, aylardır orada çalışan, herkesle dost olan muhabir, elini uzatıp eteği sıyırıyor, külotu meydana çıkarıp resmi öyle çekiyor. Şimdi bunun gazetecilik ahlakına sığıp sığmadığını tartışmak ucuzluk mu?. Önemsiz konu mu?. İkincisi bu baygın kızla, Çernişev'in önünde poposunun nasıl görüneceğini bilerek eğilen kadın muhabirin resmi ayni mi?. Orada olan biri var.. Görgü şahidi.. Hatta olayın içinde. Gazeteci dostum Bengüç.. Televizyonlardan birinde konuştu: "İş kazası falan değildi. O kızın külotu daha ayakta yürürken görünüyordu. Hatta kendisini uyardım, aldırmadı bile.." Dünyanın en ciddi toplantılarından birinde gstring külotu görünen bir gazeteci dünyanın her yerinde haberdir. O kız, Çernişev yerine mesela Putin'in önünde bu pozu verse, Yılın Fotoğrafı ilan eder, çekeni de ödüllendirirdim.
***
Kaldı ki, Sevgili Mehmet.. Okurun hafif konularla eğlenmek, yazarın zaman zaman "Hoş, ama birazcık boş" şeyler yazarak dinlenmek hakkı yok mudur?.. Bu hakkı zaman zaman sen de kullanmıyor musun?.