KİTABIN adı "Bu şehri Stambul ki"; ama kitap adını aldığı şair Nedim'in İstanbul'u anlatan ünlü şiiri ile değil, Yılmaz Karakoyunlu'nun rubaisi ile başlıyor: "Her semtiyle bir sihir; sanki sırdır İstanbul Bir tılsımlı Türk şehri; beş asırdır İstanbul Hadis-i şerif ile fethi müjde olunan; Bir mukaddes emanet, bir hatırdır İstanbul" Radi Dikici imzasını taşıyan eser, kütüphanenizin İstanbul bölümünde bulunmalı. İstanbul'un tarihi, milattan önce 700'lü yıllara kadar gidiyor ama, asıl "Yeni Roma" adıyla 11 Mayıs 330'da İmparator Constantine tarafından Roma İmparatorluğu'nun başkenti haline getirildiğinde tarih önüne çıkıyor ve şehre bu imparatorun adı veriliyor: "Constantinople!." Radi Dikici kitabına ikinci bir ad daha vermiş; "Veya Osmanlı'nın İstanbul macerası".. İşte 180 sayfalık kitap bu macerayı anlatıyor; savaşlarıyla, isyanlarıyla, yönetimiyle, padişahlarıyla, sadrazamlarıyla, padişah anaları ve eşleriyle, saraylardaki entrikalarla, iç ve dış siyasetiyle, sosyal ve kültürel hayatıyla.. 17. asrın ikinci yarısında bir Venedik Elçisi'ne "Eğer bir oğlum olsaydı, politikayı Osmanlı Sarayı'nda öğrenmesini isterdim" dedirten İstanbul... Amma.. Kitapta öyle olaylar var ki, pek ala oğlu olmayan bir okuyucuya, "Acaba bir oğlum olsaydı Osmanlı saraylarında politika öğrenmesini ister miydim?" sorusunu sordurtabilir!.
Mülkiyeli, eski Maliye müfettişi, sonrasının özel sektör üst düzey yöneticisi Radi Dikici diyor ki; "Osmanlı'nın yaklaşık 471 yıllık İstanbul macerasını daha çok batılı kaynaklardan yararlanarak, okuyuculara mümkün olduğu kadar farklı bir şekilde, herkes tarafından bilinenleri atlayarak, resmi tarihle bize pek öğretilmeyenleri daha çok esas alarak, ancak gerçek tarihi olaylara dayandırarak sunmak istiyorum. Bazı bölümleri okurken yüz yüze kalacağınız gerçekler belki hoşunuza gitmeyecektir. Ancak tarihi gerçekleri görmezlikten geldiğimiz sürece geleceği iyi anlamamız mümkün değildir. Diğer unutulmaması gereken bir nokta da, tarihin geleceğe ışık tutmasıdır." "Bu Şehr-i Stambul ki"de (Demma yayını, Tel:0 212 624 32 87) Dikici, İkinci Mehmet'ten (1453) başlayıp Altıncı Mehmet'e (1922) kadar süren 470 yıl ay ve 5 günlük Osmanlı İstanbul'unu anlattıktan sonra diyor ki: "...700 yılı aşkın bir süredir Anadolu Türkler'e vatan olmuştur. Öyle bir coğrafya ki, ta Hititler zamanından başlayarak çeşitli güçlerin, kavimlerin gelip geçtiği ve çeşitli medeniyetlerin kurulduğu ve görkemli günlerin ve altın çağların yaşandığı bir coğrafya. Ama bizleri bu topraklar üzerinde yaşayan ne Hitit, ne Lidya veya ne de Bizans medeniyeti ilgilendirmiştir. Davranışımız sanki bu uluslar bu topraklarda hiç yaşamamış gibidir. ...Kanımca biz bu topraklar üzerinde yaşayan her medeniyetin, her ırkın, her kavmin ve her devletin mirasçılarıyız. Böyle algılarsak doğruya varırız. Bu hususu ilk fark eden ise Fatih Sultan Mehmet'tir." Biz ve bizlerden sonrakiler "acaba" ne zaman fark edecekler? ocaluluc@beko.net