Spor müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunun 15'inci maddesinde şöyle yazar: "Spor kulübü başkan ve yöneticileri, idari veya teknik personeli veya sporcuları ile spor kulüplerinin taraftarlarınca kurulan derneklerin başkan ve yönetim kurulu üyeleri ve taraftar temsilcileri, yazılı veya görsel medyaya; kendi taraftarlarını kışkırtıcı, hakemleri, rakiplerini veya taraftarlarını tahrik edici veya aşağılayıcı şekilde beyan veremezler..." Bunu neden yazdım? Türkiye'de yönetici olarak çok beğendiğim ve beyefendi kişiliğiyle alkışladığım Sayın Nihat Özdemir'in TrabzonsporFenerbahçe maçının hakemi Bülent Demirlek ile ilgili sözlerine çok şaşırdım. Bir kulüp başkanının ve yöneticisinin görev yaptıkları kulübün haklarını savunması en doğal görevidir. Fenerbahçe bugün Türkiye'nin en önemli markalarından biridir. Bu markanın zarar görmesini önlemek başkanın ve yöneticisinin birinci sorumluluğudur. Ancak sorumlu kişiler söylemleriyle itici, rendice edici tavır sergilememelidir. Sayın Özdemir hakem Demirlek konusunda hassasiyet göstermekte haklıdır. Üstlendiği görev tamamen kulüp adınadır. Ancak Özdemir'in, geçen sezon Fortis Kupası'nı kaybetmenin faturasını Demirlek'e kesmesi ve "Demirlek'in atanmasını kurgunun bir parçası olarak görüyoruz. Spor kamuoyunu Demirlek'in nasıl bir maç yöneteceğine dikkat etmeli. Eğer, Trabzon-F.Bahçe maçında hakem hataları ile oyun dışı kalan oyuncularımız olursa ya da kart cezalısı durumuna düşerse hakem hatalarına dikkat edilmelidir." şeklindeki sözleri aba altından sopa göstermek, hakemi baskı altına almaktır.
Özdemir'in Fortis Kupası finaliyle ilgili "MHK Başkanı Mustafa Çulcu da hakem hatalarını o maçtan sonra dile getirdi" açıklaması iyice araştırılmadan tamamen kulaktan edinilmiş bir bilgidir. Sayın Çulcu'nun o finalden sonra Demirlek'le ilgili yorumu, "Çok iyi performans gösterdi. Ufak tefek hataları var. Müsabaka içinde böyle hatalar her zaman olur. Bölesine büyük finali yönetmek hiç kolay değil. Demirlek iyi maç yönetti" şeklindedir.
O finali ben de izledim. Eğer Demirlek şartlanmış olarak sahaya çıksaydı F,Bahçe skoru 2-0'dan 2-2'ye getirebilir miydi? Kazanacak pozisyonları buldu ama golcüler beceriksizdi.
Bu sezon ligde 14 hafta geride kaldı.
F.Bahçe'nin 14 maçından 6'sında rakiplerinde cezalı futbolcu yoktu; kalan sekiz maçta 14 rakip futbolcu cezalı oldukları için oynayamadı. Sadece geçen hafta Trabzonspor'un kart limitinde üç oyuncusu vardı. Sivas'taki maçta üçü de (Hasan Üçüncü, Çağdaş Atan, Musa Büyük) kart gördü ve yarın F.Bahçe'ye karşı oynamayacak. Eğer bir senaryo içinde hareket edersek; Sayın Özdemir'e şunu sormak gerekir: Acaba 8 maçta 14 oyuncunun F.Bahçe'ye karşı oynamaması bir kurgunun parçası mı? Bu tür paranoyalar, senaryolar ve hizipler sadece Türk futbolunda kaos ve kriz yaratmaya neden olur.
Üstüne basa basa söylüyorum; beyefendi kişiliğine hayran olduğum Sayın Nihat Özdemir ya da diğer yöneticiler keşke aynı hassasiyeti ve araştırmayı İstanbul'daki F.Bahçe-D.Kiev maçının İngiliz hakemi Steve Bennett için gösterselerdi. Ukrayna Süper Kupa finalini özel davetle yöneten ve kupayı D.Kiev'in kazanmasını sağlayan Bennett, resmen F.Bahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne katılmasını engelledi. Oysa bu hassas ilişki önceden tespit edilseydi ve medyada yangını yapılsaydı Bennett aynı hataları sergiler miydi? Bulanık suda balık avlamayı lütfen bırakalım. F.Bahçe bugün Türkiye'nin en iyi takımı. Palermo maçındaki gibi oynadığı sürece önünde ne hakem ne de Trabzonspor durabilir. Bu açıklamalarla F.Bahçeli futbolcuların ellerine "Kaybetsek de hakeme yüklenir, kurtuluruz" kozunu verirsiniz o kadar.