-Galatasaray maçı sonrası kritiğimde, "Türkiye-İsviçre maçında yaşanan olayların bedelini ödüyoruz. UEFA, Türk takımlarının deplasmandaki Avrupa maçlarına Türkiye'nin AB'ye girmesine muhalefet eden ülkelerden hakemler gönderiyor" şeklinde bir vurgulamada bulunmuştum. G.Saray karşıtı kulüp taraftarlarından çirkin ve küfüre dayalı mailler aldım. Bu benim görüşüm ve arkasındayım.
Ülke içinde yaşadığımız rekabet Avrupa'ya taşınca düşmanca bir tavır içinde oluyoruz. Ve, "Ben ölmüşsem sen de geber" felsefesini uyguluyoruz. Ülke insanı olarak bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı seviyoruz. Yeterince okamadığımız gibi ve araştırmıyoruz. Olayları günlük olarak değerlendiriyoruz.
Altını çiziyorum; İsviçre maçında yaptıklarımızdan dolayı kulüplerimiz Avrupa maçlarında UEFA tarafından cezalandırılıyor. Bu cezayı da hakemler göstere göstere kesiyor. Türk futbolu için büyük değer olan Şenes Erzik, UEFA Hakem Komitesi Başkanlığı'nı bıraktıktan sonra, hakemlerin takımlarımızın maçlarında istedikleri gibi at koşturduklarına tanık oluyoruz. İsviçre maçındaki olaylardan sonra Türkiye'nin UEFA ve FIFA düzeyinde güç ve itibar erozyonuna uğramasının yanısıra lobisini de kaybettiğini görüyoruz. Vereceğim örneklere dikkatli bakın...
3 MAÇIN 2'SİNİ HANSSON YÖNETTİ
Bu sezon G.Saray'ın Avrupa'da oynadığı 3 deplasman maçının ikisini İsveçli hakem Martin Hansson yönetti. İsveçli, Boleslav'ın evinde "Gladyatör" tarzı futboluna göz yumdu; G.Saraylı oyunculara sarı kartları art arda gösterdi. Hansson, PSV maçında Arda'ya yapılan penaltıyı vermedi; Arda'ya dirsek atan Alex'i oyundan atmadığı gibi ona kart bile göstermedi.
Beş İspanyol'un bulunduğu Liverpool maçında İspanyol hakem Cantalejo düdük çaldı. Cantalejo, G.Saray skoru 3-2 getirdikten sonra çok kritik dakikada Fabio Aurelio'nun İliç'in topunu elle kestiğini gördüğü halde penaltıyı vermedi.
Beşiktaş'ın deplasmanda 2-1 kaybettiği Dinamo Bükreş maçının Slovak hakemi Ceferin, F.Bahçe'nin Dinamo Kiev'le deplasmanda oynadığı karşılaşmanın da hakemiydi. İki sarı kartla attığı Serkan'a gösterdiği ilk sarı hatalıydı. Ceferin, Bükreş'te burnunun dibindeki pozisyonda olmayan penaltıya hükmederek, Beşiktaş'ın puanını çaldı.
Gelelim İstanbul'daki F.BahçeDinamo Kiev maçına... Devler Ligi'ne gideni belirleyecek çok önemli maçı İngiliz Stephen Bennett yönetti. Sezon başı Ukrayna Süper Kupa finalinde Shaktar Donetsk ile Dinamo Kiev karşılaşmış ve Kiev 2-0 kazanarak kupayı almıştı. O günkü finali yöneten de Bennett'tı. Yani Bennett'ı isteyen kişi Ukrayna Futbol Federasyonu Başkanı Grigory Surkis'ti. Kardeşi Igor Surkis de Kiev'in başkanıydı. UEFA, Bennett'ın Ukrayna Süper Kupa finalini yönettiğini bilmiyor muydu? İngiliz Bennett, İstanbul'daki maçta skor 1-1 iken Semih'e yapılan yüzde yüz penaltıyı vermedi, rakibe de kırmızı kartı göstermedi. Bennett kuralları doğru uygulasaydı Kiev 10 kişi kalacak, F.Bahçe 21 öne geçecek ve belki Devler Ligi'nde oynayacaktı.
Bu anlattıklarım tesadüf olabilir mi? UEFA'nın elindeki hakemlere kıran mı girdi? Türk Milli Takımı'nın oynadığı Malta, Macaristan ve Moldova maçlarının hakemleri şeker gibiydi. Acaba aynı şekerlik Norveç ve Yunanistan maçlarında sürecek mi? Ben "Hakemler Türk takımlarına kıyak yapmalı" demiyorum. Şenes Erzik'in güçlü olduğu dönemde haklarımız gasp edilmiyordu. İsviçre maçındaki olaylardan sonra UEFA'nın Türkiye'ye karşı art niyet içinde olduğunu vurguluyorum.