Obama yönetimi Suriye konusunda bütün isteksizliğine rağmen artık iyice köşeye sıkışmış durumda. Esad'ın kimyasal silahlı saldırısı sonrasında Kosova tipi bir NATO müdahalesi kaçınılmaz hale geldi. Nedir Kosova modeli? Doksanlı yıllarda Çin ve Rusya, Sırbistan'dan yana çıkarak tıpkı bugünkü gibi BM Güvenlik Konseyi'ni paralize etmişlerdi. Bunun üzerine Clinton yönetimi "BM olmazsa, NATO ile yola devam" demiş ve Sırbistan'a karşı haftalar sürecek bir hava saldırısıyla, Kosova'yı Bosna tipi bir katliamdan kurtarmıştı. Önümüzdeki günlerde başını ABD, Fransa ve İngiltere'nin çektiği bu tür bir NATO hava saldırısı Türkiye'nin "değerli yalnızlığına" son verecek gibi görünüyor. Bu durum, aynı zamanda, ABD'nin Suriye'deki prensipsiz yalnızlığının bitmesi anlamına gelecek.
Aslına bakarsanız, Türkiye Suriye konusunda hiçbir zaman yalnız kalmadı. Bu konuda Türkiye'deki ana muhalefet uluslararası platformda çok daha yalnız. AK Parti'nin Suriye politikası, NATO, ABD ve AB ile aynı stratejik hedefleri paylaştı hep. Amaç Esad rejiminin sona erdiği yeni ve daha demokratik bir Suriye'nin kurulmasıydı. Ama sorun o yeni Suriye'ye "nasıl" varılacak konusundaydı. Ankara, ABD'nin elindeki diplomatik ve askeri gücü yeterince etkili şekilde kullanmadığını düşünüyordu. Rusya'nın BM'de ikna edilememesinden tutun, Suriye'deki muhalefete daha kapsamlı askeri ve siyasi destek verilmiyor olmasına kadar birçok konuda Ankara Washington'dan şikâyetçi konumdaydı. Washington ise Ankara'nın Müslüman Kardeşler yörüngesindeki Suriye muhalefetine açık çek vererek Suriye genelindeki etnik ve mezhep dengeler konusunda yeterince hassas davranmadığını düşünüyordu.
Neyse ki, Esad'ın son hamlesi bu taktiksel farklılıkları anlamsız hale getirdi. Stratejik amaç, yani büyük resim konusunda yeni bir ivme var şimdi. Yakında gerçekleşmesi kaçınılmaz gözüken NATO hava saldırısıyla beraber Suriye'de taşlar bu sefer ciddi şekilde oynayacak. Belki rejim hemen yıkılmayacak. Hatta bir süre Hizbullah ve İran'ın misillemesi nedeniyle İsrail'de terör olayları bölgeyi daha da karıştıracak. Ama eninde sonunda İran ve Rusya'da NATO'nun kararlılığı karşısında Suriye politikalarında değişiklik yapacaklar. Kaybeden ata oynamak yerine Esad sonrası Suriye'de yeni arayışlara girecekler.
Peki, Esad bu ölçekte kimyasal silah kullanmak gibi bir hataya neden düştü? Temel neden Obama'nın sabrını yanlış okuması. Bu konuda Esad'ı anlayışla karşılamak gerekiyor, çünkü Obama gerçekten de çok pasif davranarak bu yanlışlara zemin hazırladı. Esad bundan üç ay önce ilk kez kimyasal silah kullandığında, Washington sözüm ona politika değiştirdi ve direnişe askeri destek kararı aldı. Ama aradan geçen bunca zamana rağmen ABD'den direnişe ciddi bir askeri destek gelmedi. Verilen sözler hep masada kaldı. İran'da iktidara yeni gelen Ruhani yönetimine şans verme ve Rusya ile yeni bir Cenevre süreci adına Washington pasif kalmayı tercih etti. Sonuçta olan, Obama'nın inandırıcılığına ve caydırıcılığına oldu.
Esad açısından belki de bütün bunlardan daha önemlisi Obama'nın Mısır'daki katliamlara sessiz kalışı oldu. Bu durum Esad'a Washington'da belkemiği olmayan, reelpolitik adına her zaman statükoyu tercih eden, içine kapanık bir Demokrat yönetim olduğunu bir kez daha bütün çıplaklığıyla hatırlattı. Esad riski göze alarak büyük bir kumar oynadı. Cephede son zamanlarda işler rejim açısından iyi gitmediği için halkı terörize edecek ve kitlesel korku yaratacak bir hamleye ihtiyaç duydu Esad. Vurdumduymaz Obama yönetimi buna da ses çıkarmaz diyerek kimyasal silah düğmesine bastı. Evet, şimdi top Obama'da. Bütün dünya Washington'un Suriye konusundaki "prensipsiz yalnızlığını" bozmasını bekliyor. BM tıkanmış olsa da NATO hazır. Kosova tipi müdahale kapıda.