Henüz bütün detaylar bilinmiyor olsa da keşif amaçlı kullanılan bir Türk F4 uçağının Suriye tarafından Lazkiye ve Hatay arasında bir noktada vurulduğu ve bu uçağın 9 mil açıklarında Suriye karasularına düştüğü biliniyor. Uçağın havada vurulduğu yerin tam olarak neresi olduğu bilinmiyor. Bu soruya verilecek cevap özellikle NATO ve BM'den gelecek tepki açısından önemli. Zira eğer uçak uluslararası hava sahası içinde düşürülmüş ise NATO ve BM'den çıkacak karar kınama dışında çok daha sert ifadeler içerecek ve de potansiyel olarak olayın gidişatını başka bir koridora sokacaktır. Bilindiği üzere NATO'nun 5. maddesi kolektif savunma maddesidir. Saldırıya uğrayan herhangi bir NATO ülkesinin savunmasında diğer NATO üyelerinin de "ortak savunma" ilkesi çerçevesinde devreye girmesini sağlar. Ama eğer uçak Suriye'nin kendi hava sahasında düşürülmüşse o zaman Türkiye'nin elindeki kozlar bir nebze olsun azalacaktır.
Peki farz edelim Türk uçağı Suriye hava sahasını ihlal etti, neden herhangi bir uyarı yapılmadan hemen düşürme kararı alındı ve düğmeye basıldı? Normal şartlarda prosedür bir uyarı yapılmasını gerektirirdi. Kaldı ki, Türk uçağının herhangi bir tacizde bulunmadığı ve bir keşif uçuşu yaptığı biliniyor. Burada bir provokasyon olabilir mi? İşte bu noktada Suriye'den gelen açıklamalar önemli. Suriye'den gelen mesajlar düşürülen uçağın Türkiye'ye ait olduğunun sonradan anlaşıldığını belirtiyor. Bu üstü kapalı olarak "Türk uçağı olduğunu bilseydik vurmazdık" anlamına geliyor.
Bu ifadenin ne kadar inandırıcı olduğu tartışılır. Ancak şurası bir gerçek ki, Suriye normal bir süreçten geçmiyor. Ülkede iç savaş var. Suriye'de ordunun eli tetikte. Daha geçen hafta bir Suriye savaş uçağı Ürdün'e sığındı. Bunun üzerine bütün Suriye Hava Kuvvetleri'ne uçuş yasağı getirildi. Böyle bir ülkeden rutin bazı prosedürlere saygı duymasını beklemek pek gerçekçi değil. Kaldı ki olaya bir an olsun Şam açısından bakacak olursanız, Suriye'nin elinin tetikte olmasını açıklayacak (iç savaş dışında) iki neden daha var.
Birincisi, Şam'ın gözünde Türkiye kendisine karşı hasmane bir tavır içinde. Esad rejimine karşı askeri ve siyasi muhalefet Türkiye'den açık destek alıyor ve bu unsurların çoğu Türkiye topraklarında. Üstelik geçen hafta New York Times'ta açıklandığı gibi CIA, Türkiye üzerinden Suriye içindeki muhaliflere askeri ve lojistik destek sağlıyor. İkincisi, Suriye yakın geçmişte, 2007'de İsrail hava kuvvetlerinin düzenlediği bir operasyona maruz kaldı. Bu operasyonda İsrail, Kuzey Suriye'de bir nükleer santrali Türkiye hava sahasından geçerek bombaladı. Böyle olağanüstü şartlar altında Şam'dan rasyonel bir şekilde hareket etmesini ve hava sahasını ihlal eden unsurlara karşı mesela bir Yunanistan'ın yaptığı gibi önce uyarı yaparak hareket etmesini beklemek gerçekçi değil. Sonuç olarak rejimin bekası için hareket eden bir Şam ciddi hesap hataları yapabiliyor. Bu nedenle Türkiye daha rasyonel olan taraf olarak krizi tırmandırmamakta haklı.