Türk ve Amerikalı yetkililerden son zamanlarda sürekli iyimser mesajlar geliyor. Ankara ve Washington arasında tarihteki en iyi dönemden, stratejik ittifakın altın yıllarından bahsediliyor. Bir de Türkiye-İsrail cephesine bakın. Ankara ve Tel Aviv arasında ilişkiler dibe vurmuş durumda. Tarihte bundan daha kötü bir dönemden geçmedi Türkiye- İsrail ilişkileri. Bundan bir yıl önce biri bana Ankara ve Washington arasındaki ilişkilerin tarihteki en parlak döneminin Türkiye- İsrail ilişkilerinin tarihteki en kötü dönemi sırasında yaşanacağını söyleseydi, herhalde ciddiye almaz, güler geçerdim. Oysa durum şimdi aynen böyle. Peki bu durumu nasıl açıklamak gerekiyor? Hani İsrail lobisi Amerikan dış politikasının en güçlü aktörü ve belirleyicisi durumundaydı? Böyle olsaydı, Türkiye'ye ateş püsküren İsrail lobisine rağmen Obama yönetimi Türkiye ile ilişkileri bu derece iyi bir seviyede sürdürebilir miydi? O halde nasıl değerlendirmek gerekiyor bugünkü durumu?
Birçok boyutu var bugün yaşanmakta olan bu durumun. Her şeyden önce ABD dış politikası konusunda komplo teorisi seviyesine varan ve her şeyden İsrail lobisini sorumlu tutan bazı anti-semitik ezberleri bozmak gerekiyor. ABD'nin Ortadoğu politikasında İsrail lobisi tabii ki önemli bir rol oynuyor. Ama bu lobi her şeyi belirleme gücüne sahip değil. Washington'un Ortadoğu politikasında İsrail lobisinin karşısında duran ve genel olarak Arap ülkeleri lehine faaliyet gösteren iki önemli lobi var. Bunlar petrol lobisi ve silah şirketleri lobisi. Her ikisi içinde en büyük pazar Arap ülkeleri. Bu nedenle ABD dış politikası üzerinde komplo teorileri kurmadan önce ABD Kongresi'nde para ve etki konusunda sadece İsrail lobisi tekeli olmadığını kabullenmek gerekiyor.
Türkiye örneğine dönecek olursak, Obama yönetiminin Ankara ile ilişkileri İsrail ve Türkiye arasındaki sorunlardan ayrı tutmayı başarmış olmasının arkasındaki sebeplere bakmak gerekiyor. Kanımca Obama yönetiminin Türkiye konusunda olumlu tavır almasının temel nedeni AK Parti hükümetinin NATO füze savunma sistemi konusunda aldığı karar oldu. Bu sistem için gerekli radarların Türkiye topraklarına yerleştirilmesi Washington açısından son derece ciddi öneme sahipti. Aylar süren görüşmeler sonrasında Türkiye'nin ne yönde karar vereceği Obama yönetiminin kafasında hep bir soru işareti olarak kaldı. Ankara'nın çok çetin geçen bu görüşmelerden sonra geçen yaz olumlu yönde karar vermesi Washington'da Beyaz Saray, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı nezdinde Türkiye konusundaki bütün negatif değerlendirmeleri hallaç pamuğu gibi attı. Bir yıl önce Tahran anlaşması ve Mavi Marmara sonrasında yaşanan "eksen kayması" tartışmalarının yerini Türkiye'nin Batı dünyası ve Transatlantik ittifakı içindeki sağlam yerine yapılan referanslar aldı.
Her ne kadar Türkiye'nin hassasiyeti nedeniyle fazla dile getirilmese de NATO füze sistemi ve radarların İran'a karşı bir savunma kalkanı oluşturmak amacıyla geliştirildiği biliniyordu. Bu nedenle Obama yönetiminin gözünde Türkiye, İran'a karşı cephede yerini sağlam bir şekilde almıştı. Çok önemli NATO radarları dışında Ankara'nın Arap Baharı politikası da Washington ile örtüşüyordu. Mısır, Tunus, Yemen, Bahreyn ve de en önemlisi Suriye konusunda Obama ve Başbakan Erdoğan arasında yoğun ve olumlu bir diyalog başladı. Bugün gelinen noktada Türkiye'nin Suriye konusunda ABD'den çok daha etkili olduğu değerlendirmesi Washington'da her seviyede kabul görmekte. Aynı zamanda Türkiye'nin İsrail konusundaki yapıcı politikası ve Netanyahu'nun Obama yönetimiyle yaşadığı sorunlar da etkileyici faktörler oldu.
Sonuç olarak Obama yönetimi tahmin edilenin aksine Ankara ile ilişkilerini İsrail konusundan ayırmayı başardı. İsrail ve Türkiye ile ilişkiler başarılı bir şekilde farklı kompartımanlarda ele alındı. Bütün bunlara rağmen Türkiye'nin Kongre ile ilişkilerinde sorunlar devam ediyor. Savunma sanayi konuları ve silah satışı gibi konularda Kongre onayı gerektiği için bu detayı da gözden kaçırmamak gerekiyor.