Galatasaray maça iç sahada alışılmış, presli tempolu bir başlangıç yaptı. Ama bu başlangıca aynı şekilde tempo ve hücumla karşılık veren bir Altay gündeme geldi. Galatasaray kalesini çok adamla tehdit ediyorlardı. Bir de güzel gol buldular. Ama bu maçı istedikleri gibi götürmelerinin mümkün olmadığı görülüyordu. Mustafa Denizli'nin defansif taktiği çok hatalıydı. Çizgi halindeki defans bloğu ya geniş alanda yakalanıyor, ya da eğer 18 önündeyse çizgi halinde hareketsiz durup, arkaya atılan toplarda Galatasaray'a pozisyon hediye ediyorlardı. Devre berabere bitti.
İkinci yarı müthiş bir Galatasaray baskısı vardı ve her atak gol kokuyordu. Rekor sayıda da korner kazandılar. Bunların Altay açısından iki nedeni vardı. Birincisi yorulup oyundan fizik olarak iyice düştüler. İkincisi de takım savunmaları felaketti. Galatasaray ite kaka son 10 dakikada galibiyet golünü kornerden Diagne ile buldu. Ama sonuçta bir penaltı golü ile 2 puan daha kaybettiler. Bu kadar üstün oynadıkları bir ikinci yarıda golü de bulduktan sonra beraberlik golünü nasıl yediler inanması son derece güç. Belki denecek ki "İşte duran toptan tartışmalı bir penaltı oldu." Ama o korner öncesi verdikleri pozisyonda Muslera'nın inanılmaz bir kurtarışı var. Bir eleştirim de yeri geldikçe her zaman vurguladığım bir konu bu; ilk 11'de çift santrforda başlamak benim futbol felsefeme aykırı. O zaman orta saha kontrolünü ele alamıyorsunuz.
Dün gece bir futbolcuyu özel kutlayacağım. O da 39 yaşındaki İbrahim Öztürk. Helal olsun...