Sevdiğim bir atasözü şöyle der: "Geldiğin zaman boşluk dolduran değil, gittiğin zaman yeri doldurulamayan ol."
Fatih Terim sonrası Galatasaray'da direksiyona geçen Roberto Mancini; yönetim tarzıyla, yaptıklarıyla, uygulamalarıyla ne yazık ki 'boşluk dolduran adam' konumunu aşamadı.
İyi bir lider, başkalarının gördüğünden daha fazlasını gören, başkalarının gördüğünden daha uzağı gören ve başkalarından daha önce gören kişidir.
Liderlik donanımlarına sahip olmadığı için Mancini takımda ağırlık kuramadı. Yönetimle belki tartışmaya girmedi. Ancak her maça farklı kadro çıkarmasını, oyuncuların yerlerini sık değiştirmesini eleştiren ve bu konuda sorular yönelten medyayla kavgalar yaşadı.
Büyük kulüpler çoğu kez yabancı hocaları ve oyuncuları gönderirken hep 'bedel' ödeyen taraf olmuştur. Ağır bedellerin altında da yönetimlerin ciddi sözleşme hataları vardır.
Teknik adamlığını eleştirdiğim Mancini Galatasaray'la yollarını ayırırken müthiş adamlık sergiledi. Ayrılmayı bir koz olarak kullanmadığı gibi alacakları konusunda 'paragöz' bir tavır da sergilemedi. Galatasaray yönetiminin yeni sezon için ortaya koyduğu bütçe ile Mancini'nin bütçe hedefleri uyuşmayınca Mancini dostların bile kolay kolay sergilemeyeceği biçimde "Arrivederci" (güle güle) dedi.