Tarih: 14 Mayıs 2014. Yer: Maslak Binicilik Spor Tesisleri.. Spor müdürleri ve ekonomi medyasıyla biraya gelen G.Saray Başkanı Ünal Aysal, Roberto Mancini ile ilgili kendisine yöneltilen soruya şu cevabı veriyor: "Mancini ile devam etmek isterim. Ama onun da kendi kararları var. Kimse benden 40-50 milyon Euro'luk transfer beklemesin."
Aysal'ın bu açıklamasının tercümesi medyaya "Mancini giderse 'Kal' demem. Pahalı transferlere de izin vermem" şeklinde yansıdı.
***
Tarih: 24 Mayıs 2014. Aysal,
"Bir daha kaybetmeyi göze alamam" şeklinde manşet olan sözleriyle gelecek yıl da Mancini ile çalışacağını deklare etti. Gerekçe olarak da şunları söyledi: "
Yeni bir teknik direktör getirerek 1 seneyi daha kaybetmek istemiyorum. Değişim risklidir. Mancini takımla çok oynadığı için eleştirildi.
Takımı tanıma sürecini aştı. Son maçlarda kadro istikrarını yakaladı ve başarılı oldu. Mancini'ye yeteri kadar imkan tanımak niyetindeyim. Kendisiyle yola devam edeceğim."
Başkan söylemiyor ama Mancini'nin kadro istikrarını yakalamasında en büyük rolü kendisi oynadı. Elazığ maçından sonra Aysal, Mancini'ye,
"Ben kupayı ve lig ikinciliğini istiyorum. Kazanan kadroyu bozma. Oyuncuları yerlerinde oynat" şeklinde resmen
"Ünalsilin" yaptı.
***
Ben iki sözü çok beğenirim.
1-Kişinin yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.
2-Mezarlıktan geri dönen ve gömülmeyi reddeden tek şey karakterdir.
***
Futbolun Dahi Liderleri
"The Manager" adlı kitabın yazarı Mike Carson ünlü teknik adamları kaleme alırken özellikle İngiltere'deki hocalığıyla ilgili Mancini'ye tam 3 sayfa ayırmış..
Kitapta Mancini'nin çelik gibi bir karaktere sahip, büyüleyici biri olduğu ve
"İyi oyuncular al ve çok sıkı çalış" felsefesine sahip olduğu vurgulanıyor.
Mancini'nin sonu gelmeyen bir mükemmellik arayışı içinde olduğu anlatılıyor. Manchester City'de yardımcılığını yapan eski ünlü İngiliz futbolcu David Platt, Mancini'nin bir takımın yönetilmesine dair sabit fikirleri olduğunu şöyle açıklıyor: "Mancini, kendi görüşünü anlayacak düşünce yapısına sahip oyuncular ister..
Çok güçlü iş ahlakına sahiptir... City'e bu özelliklerini de beraber getirdi.
City'de iş başı yaptığında neler olup bittiği konusunda hiç durum analizi yapmadı. Hemen
'İşleri kendi bildiğim gibi yapacağım ve hepimiz böyle yapacağız. Sonuçta takımın performansından ben sorumluyum' diyerek kolları sıvadı."
Futbol yaşamında hiç büyük takımda oynamadığını ve bunun kendi tercihi olduğunu vurgulayan Mancini,
bir takımın başarısının temelinde sıkı çalışmanın, oyuncuların düşünce yapısının önemli olduğunu anlatıyor.
Sampdoria'da 15 yıl, Lazio'da ise 3 yıl forma giyen Mancini, bu tercihlerinin nedenini ise şöyle anlatıyor: "Oynadığım takımlar hep küçük takımlardı. Ancak hiç kazanamamış takımlarla her şeyi kazandık. Küçük takımdaysanız ve kazanmak istiyorsanız sıkı çalışmalısınız; bu sayede her şeyi yapabilirsiniz.
Yetenekli, belirlenen göreve uygun düşünce yapısına sahip ve gelişmek isteyen iyi oyunculara sahip olmak başarı için çok önemlidir."
***
Mancini oyuncularıyla olan ilişkilerini ise şöyle anlatıyor: "Maçtan önce çok fazla zaman geçiririz.
Hafta boyunca maça hazırlanmak için her gün çalışmanız gerekir. Çünkü maç günü oyuncular üzerinde baskı vardır.
Maçtan önce oyuncularla 10 dakika konuşurum.
Belki soyunma odasında bir 5 dakika daha görüşürüm. Fazlasına ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. Çünkü iyi bir menajerseniz,
her şeyi hafta boyunca antrenman sahasında anlatırsınız.."
***
Kitaptaki Mancini ile Galatasaray'daki Mancini arasında eylemler ve söylemler konusunda ciddi farklılıklar vardı.
Mancini'nin mükemmellik anlayışı Galatasaray'da kadro istikrarına çok zarar verdi. Ayrıca Mancini
"Duygusallığa" inanmayan bir teknik adam. Ona göre başarının anahtarı hep çalışmak. Sporcu
"Robot" değil ki..
John C. Maxwell'in "Liderlik Yasaları" adlı kitabında şöyle yazar:
"İnsanların öncelikle duygularını harekete geçirmedikçe onları harekete geçiremezsiniz. Kalp beyinden önce gelir."
Eğer takım olmazsanız, eğer
"Biz" diye düşünmezseniz, eğer duygularınızı harekete geçiremezseniz, eğer birlikte sevinip birlikte üzülmeyi bilmezseniz
BAŞARI tesadüflere kalır.
2006'da İtalya'yı şampiyon yapan Lippi'nin felsefesine bakalım: "
İyi sonuçlar almak için kaliteli oyuncular gerekir. Takımınızda ne kadar çok yıldız olursa olsun, bu grubun birlikte hareket etmesini sağlamak, takımı kompakt hale getirmek şarttır. Bireyler assolist gibi davranmadığı
"Biz" diye düşündüğü sürece bu grup iyi sonuçlar alır.."
Toplam 46 maçta takımın başında sahaya çıkan Mancini'nin Galatasaray'ı
"Bireysel assolist" gibi düşündüğü için şampiyonluğu kaçırdı. "
Biz" diye düşündüğü anlarda
Juventus'u, Fenerbahçe'yi, kupa finalinde
Eskişehir'i, deplasmanda
Trabzon'u yenip Türkiye Kupası'nı ve lig
ikinciliğini kazandı.
Dilerim Sayın Başkan Ünal Aysal "The Manager" adlı kitaba ucundan bir göz atar..