Bazı takımlar teknik direktör alırlar, takımımızı daha iyi yere getirsin diye… Bazı takımlar da teknik direktör alırlar, o teknik direktörü kurtarmak içindir. Galatasaray, zaman zaman bu iki şekli de yaptı. Galatasaray, son yıllarda maalesef yerli ve yabancı hep ikinci şıkkı seçti. Bu seferki Fatih Terim'in gelişini ise şöyle değerlendiriyorum:
İki tarafın da birbirine inanılmaz ihtiyacı vardı çünkü ikisi de büyük firma olmalarına rağmen ikisi de baya büyük hatalar yapmışlardı. Zannediyorum iki taraf da yaptıkları hatalardan ders almışlardır, o zaman da bu evlilik iki taraf için de hayırlı olur.
SİZE SORUYORUM!
Peki Fatih Terim'in son ayrılığındaki esas sebep neydi? Ünal Aysal diye bir adam geldi, Galatasaraylı olarak geçinen… Camiayı da hiç tanımayan biri, gökten zembille indirildi.
Galatasaray'ın parasını har vurup harman savurdu ve gitti. Peki dün Fatih Terim bir şey söyledi. "Gel derler geliyoruz, git derler gidiyoruz" diye… Fatih Terim'in işine niye antrenmanda son verdi Ünal Aysal?
Olayın perde arkası duyduğuma göre şuymuş: Fatih Terim'le Ünal Aysal'ın araları açılıyor ve Fatih Terim, Ünal Aysal'ın kulağına gidecek şekilde bir yerde dümdüz küfür ediyor.
Aysal'ın annesi de dahil olmak üzere… Aysal da ipini çekiyor. Ne olduysa bundan sonra oluyor. Ünal Aysal, Galatasaray'ın ağır abilerini topluyor ve şöyle diyor: "Beyler, bu adam benim gelmişime geçmişime küfür etti. Eğer siz de bu tarz muameleye uğramak istiyorsanız Fatih Terim'le bir daha çalışırsınız. Bu Galatasaray geleneklerine yakışmıyor." Gaz veriyor ve Galatasaray'ın ağır abilerinin Fatih Terim'e 'hayır' demelerinin sebebi de bu oluyor. Şimdi ben size soruyorum. Hangimiz özel hayatımızda küfürlü konuşmuyoruz, sinirlendiğimiz zaman küfür etmiyoruz? Sakın kimse yalan söylemesin, hepinizin burnu Pinokyo burnu gibi olur.
Terim-Galatasaray bağlantısının bir başka yönü daha var. Fatih Terim, Milli Takım'da veya diğer kulüp takımlarında çalışmadığı müddetçe ve eli ayağı tuttuğu sürece üç-beş maç kötü gitse seyirci Fatih Terim diye bağıracaktır.
Şimdi bu durum ortadan kalktı. Ancak Fatih Terim geldi diye Galatasaray şampiyon olacak değil… Mutlaka Terim'in avantajları olacaktır ama dezavantajları da olacaktır. Şu bir gerçek, Fatih Terim'in takımı aynen kendi yapısı gibi, sahada rakiple kavga eder, rakibi ısırır. Şimdi düşünün, bir tarafta Terim, bir tarafta Şenol Güneş, bir tarafta Aykut Kocaman, diğer tarafta ise Abdullah Avcı… İkinci yarı üç-dört maç sonra ortalık toz duman olur mu, olmaz mı? Bu işler, bizim gibi gazetecilik ve televizyonculuk yapan insanların ekmeğine yağ sürer.
Peki şimdi bir başka pencereden daha bakalım. Dursun Özbek, bence hiç gereği yokken son derece gereksiz bir şekilde Kulüpler Birliği Başkanı oldu. Dursun Özbek, yapı olarak kavgayı seven birisi değil, beyefendi birisi… Kulüpler Birliği'ne başkan olarak bence bir kolunu aldı, arka taraftan beline bağladı. Tek kollu oldu. Peki rakiplerle masa başında kim mücadele edecek?
Ya da federasyonla? Fatih Terim bunların hepsini yapan bir teknik adam…
300 KM GİDER DANS EDER
Federasyonla zaten sorunu var.
Onlara da bir şey göstermek, ispat etmek isteyecektir. Galatasaray'dan da ayrıldığı şekil tuhaftı. Camiaya da bir şeyler göstermek isteyecek. Çalışkandır da… Buraya kadar tamam ama ondan sonra çok kimseyle de kavga edecektir. O da kendi bileceği iş tabii… Ne kadar yara alır, ne kadar Galatasaray'a zarar verir? Maalesef Türkiye'de bazen bağıran kazanıyor.
Efendi duran kaybediyor. O zaman da rakibine göre oynayacaksın. O nasıl dans ediyorsa sen de öyle dans edeceksin. Yukarıda Allah var, Fatih de bu işleri iyi bilir. Hatta dans etmek için biliyorsunuz, 300 kilometre gider dans eder, sonra 300 kilometre geri döner.