Şampiyonlar Ligi'nde evinde son mağlubiyetini 10 yıl önce grubun son maçı formaliteye dönmüşken Man.City'den alan, dün akşam gelirken de hafta sonunda Dortmund'u dörtlemiş takıma karşı sen İstanbul'da ilk 45 dakikada 16 hücum geliştiriyorsan, Allianz Arena'da da söyleyeceğin şeyler olması lazımdı. Elbette başka cümleler kurarak, başka bir oyun oynayarak. Okan Buruk, ön alan baskısının şiddetini ilk maçta 90 dakikaya yayamadıklarının farkındaydı. Baskının şiddetini değil süresini kısaltarak çare bulabilir, aktif dinlenme ile de takımını ayakta tutabilirdi. Taktik doğru ama uygulamada Ziyech, Kerem, İcardi ve Zaha dörtlüsünün fizik kalitesi yine benzer bir sonu hazırladı, ki bu son, 1-3 biten maçtan daha trajik bir son oldu. Münih ilk yarıda G.Saray'ın ön hattıyla olan bağlantısını keserken, yediği baskıdan kurtulduğu anlarda çokça Musiala ve Kane ile hücum aradı. Muslera'nın 2 kurtarışı, Almanlar'ın 8'de kalan hücumları ve devrenin son 5 dakikasında iki pozisyonu harcayan G.Saray forvetleri. İkinci yarıda Tuchel'den doğru değişiklikler gelirken, bugüne kadar geç değişiklik nedeniyle eleştirdiğimiz Buruk, 80'de 5. tabelasını kaldırdığında G.Saray golü yedi. Kerem dışında ön hat kalitesini yitirmiş, iş o dakikadan sonra az zamanda çok nefesli adamlara kalmıştı ki Kane 2 kez kesti cezayı. Şef iyi, malzeme kağıt üzerinde iyi ama ancak bıçağı değdirdiğinde anladığın o tazelik meselesi var ya, işte G.Saray'ın derdi bu. Bir günde Bayern temposuna çıkılmaz ama ön taraftaki bayatlık hissi yine bozdu tabelanın da tadını. Artık M.United'a kuru ekmek bile vermemeleri gerekiyor. Yaptılar, yine yapabilirler.