Sayın Okan Buruk, size bu açık mektubu ligde 10 maç arka arkaya kazandığınız akşam yazıyorum. Şampiyon olduğunuz sezonun başında işler yolunda gitmediği günlerde bazı oyuncularınızı oynatmadığınız için üzgün olduğunuzu ifade ettiğiniz günlerde size açık açık "Galatasaray'ın başında rakiplerinizi üzmek için varsınız, yedek kalan oyuncularınızın gönlünü hoş tutmak için değil" demiştim.
İlk 11'inizin sızdığından şikâyetçiyseniz. Ziyech'in sağ kanatta başlaması büyük haber değil ama elinizde iki sol bek varken iki taşı birden oynatıp Sanchez'i sol stopere çekip, Abdülkerim'i sevmediğini ifade ettiğiniz sol beke çekmek 9 sütuna manşetti. Bu kadroyu "önceden" verenlerin muhabirler değil de, kulübünüzün televizyonunda ve scout ekibinde geçmişte görev yapmış kişiler olduğu konusunda da bilgilendirilmiş olmanız gerekli.
Bayern maçı öncesi kamp yapmadığınız otele (!) nedense oda servisinden değil de dışarıdan hamburger sipariş ettiği iddiasını ortaya atanların bu memleketten olduğunu biliyorken, bu haberin İspanya'dan takla atıp "sizi çok seven" sayfalarda 9 sütuna "Dombili" diye manşet olması da hayatın tesadüfü olmasa gerek… Gerçeği açıklamak için maç gününü beklememeliydiniz.
Kasımpaşa karşısında daha fazla üreten bir orta saha için Sergio ile başlayabilirdiniz. Kerem'in forvet arkasında sırtında ve yüz ifadesinde taşıdığı melankolinin, Zaha'nın iştahlı oyunuyla dengelendiği maçta 3 sarı kartı olan Muslera'yı da belki de hem Hatay deplasmanı hem de Bayern Münih sınavını düşünerek dinlendirebilirdiniz. "İğne" ile oynayan İcardi hep son düdüğü görürken, dün Muslera, Boey, Sanchez, Torreira ve Zaha ile kazandığınız oyunun ikinci yarısının değişikliklerle çorbaya döndüğünü (kaleye bir isabetli şut) hatırlatır, Manchester United deplasmanında sofraya koyduğunuz ana yemeğin benzerleri için düşünmenizi dilerim. Çarşamba akşamı Allianz Arena'da kafanızın az karıştığı bir akşam olması dileğiyle…