Beşiktaş camiasının son 3 yıldaki en önemli takıntısı kasım-aralık aylarında Süper Lig'e havlu atmasıydı. Hazirana kadar yarışta geride kalmanın baskısı camiada ve özellikle tribünlerde içeriye dönük eleştirilerin yoğunlaşmasını beraberinde getiriyordu. Hoca değişiklikleri hatta yükselen istifa seslerinin özünde bu öfkeye evrilmiş duygu vardı. Bunun değişmesi umuduyla camia Hasan Arat'ı başkan seçti, destekledi. Ancak Kasımpaşa maçı bittiğinde tribünlerde o umutsuzluğu yeniden hissettim. Takımı oynatmak için tezahürattan tezahürata dönen tribünler maç sonu boşluğa düştü. "Kasım-aralık ayında yine mi havlu attık-atacağız" şüphesi dün tribünleri sarstı.
Beşiktaş, Malmö maçı ve sonrasında üst üste Süper Lig'de galibiyetler alamazsa umutsuzluk yavaş yavaş tepkiye, sonrasında öfkeye dönüşebilir. Konu sadece van Bronckhorst değil. Hoca'nın Salih, Can Keleş gibi oyunculardan neden faydalanmadığı sorulabilir. Semih'i en iyi olduğu sol yerine neden sağda oynattığı, kulübedeki Rashica'nın sakatlığının niye bu kadar uzadığı uzun uzun tartışabilir.
Ancak futbolcuların hakemin etkisiyle kaybedilen G.Saray maçından sonra bir reaksiyon vermesi beklenirdi. Gerekli hırsın gösterilmemesi endişe verici? Bir mücadele beklenirdi ki sahada hiç ışık göremedik. Beşiktaş'ın öncelikli olarak 2.4 milyon dolar verilerek statta yapılan yeni ışıklandırmaya değil, takımın ışık vermesine, kadronun güçlendirilip, ışıldatılmasına ihtiyaç var.