Ne demiş Mevlana;
"Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım..."
Beşiktaş, yeni hocasını ve çalınmış hayallerinin ve umutlarının yerine yenisini arıyor.
Önce teknik adam belli olacak. Abdullah Avcı, Lucescu, Sergen, Tayfun Korkut, Samet Aybaba derken dün Vodafone Park'ta Slaven Bilic görüldü.
Birilerinin özel davetlisi olarak gelmiş. Protokol kapısında gördüm "Kucaklaştık. Hayırdır. Dönüyor musun? "Hayır öğle bir şey yok dese de" geliş organizsyon zamanlama manidar denecek cinsten... Hem Hırvat boşta, hem Beşiktaş... Abdullah Avcı ve Lucescu'nun arasından son düzlükte kafa uzatıyor...
Dedim ya Beşiktaş çalınan umutlarını arıyor.
Kasımpaşa maçında kırgın ve yorgun taraftarın dolduramadığı tribünlere gelenler umut olarak Güven Yalçın'a sarıldı.
Artık Quaresma, Adriano, Medel, Necip, Lens, Larin ve Roco taraftarın umutlarında yer almıyor.
Onun yerine "Alın. Beşiktaş'ın altın çocuğu olur" dediğimiz ve Şenol Güneş'in elinde gitgide parlayan dün gece de 3 gol birden Güven Yalçın umudun yeni adı oluyor. Rize deplasmanında da hatrick yapmış olan Güven, Dorukhan'la birlikte Beşiktaş'ın geleceği olacak...
Futbolun başına geçen Serdal Adalı'nın umutsuzluk girdabına girmiş yaklaşık 7 oyuncuyla yollarını ayırıp onların yerine 6-7 iyi takviye ile genç, dinamik iddialı bir Beşiktaş'ın kurulmasına ihtiyaç var.
Beşiktaş markasının olduğu yerde ne hayaller, ne umutlar ne de mücadele biter. Önemli olan bu iradeyi ortaya koyabilmektir...