Türk futbolu, yanlış planlamaların bedelini ödüyor... Büyükler sahaya çıkaracak golcü bulamıyor. Hangi kulüp taraftarına kulak versen maziye dönük duygusal gelgitler yaşanıyor. Alanya'da ev sahibinin tribünleri, "Vagner Love" diye, Beşiktaş tribünü ise "Bobo" diye tempo tuttu... Sanki "Al Bobo'yu, ver Love'ı" diyorlar! Büyükler, devre arasında kadrolarına kaliteli santrforlar katmazlarsa, golsüzlük girdabında boğulacak. Alanya-Beşiktaş maçındaki görüntü buydu. Sahada kazanmayı çok isteyen, çok koşup çalışan bir Alanyaspor vardı. Kalede Kairus devleşti. Bir takımın kalecisi 4 kritik kurtarış yapıyor ve sahanın en iyisi oluyorsa önünde oynayan 10 arkadaşı hesaba çekilmelidir. Beşiktaş, 1 puanı aldıysa bu Karius'un muhteşem performansı sayesinde... Beşiktaş, Alanya'nın dinamik oyununa ve agresifliğine cevap veremedi. Orta saha bu direnci gösteremedi. Şenol Güneş'in Caner-Gökhan değişikliği dışında kazanan 11'le başlama düşüncesi kabul edilebilir. Ancak takımın bu kadar yorgun görünmesi ve Alanya'nın hırsının gölgesinde kalması anlaşılır bir durum değil. Burada mazeret önemli... Bu oyuncular derbi yorgunu mu, yoksa orta saha ile hücum ve defans arasındaki kopukluğun bir nedeni mi var? Beşiktaş'ın geçen sene de Şampiyonlar Ligi maçlarından sonra görülen, büyük maçlar sonrası motivasyon ve puan kayıpları büyük sorun. Beşiktaş şampiyonluk yarışında iddialı olmak istiyorsa oyun içinde B ve C planları olmalı.