Böyle bir deplasmanda çift forvet ile başlamanın sırları var elbette. Göztepe, beşli oynuyor defansta; o bölgede kafa karıştırmak–kalabalık olmak… Ya da; Ferdi–Fred yok… Dolayısıyla rakibin ön baskısından pasla çıkmak risk olabilir. Uzun oynamak seçenek, iki uzun santrfor da pas noktası… İkisi birden de olabilir.
Diziliş herkesin merakı. 4-2-1-3 diyebiliriz. Üçlü forvetin arkasında Tadic. Szymanski ve İsmail iki altı numara. Bu manevra ilk yarıda 65'e 35 top hakimiyetini de getirdi Fenerbahçe'ye, Mourinho döneminde bir ilk aslında. Yine de etkili, tuttuğunu koparan bir oyun olmadı. Son altı dakikayı saymayalım. İki golün geldiği bu uzatma bölümü, Fenerbahçe'nin ofansif istatistiklerini de yukarı taşıdı. En-Nesyri skorların kahramanı. Penaltı öncesinde Osayi'yi pozisyona sokan o… Szymanski'nin ortasını estetik bir kafa vuruşuyla ağlara gönderen de o. Pas oyununda da var, gol noktalarında da. Çift forvet aslında Dzeko'yu hesapların içinde tutarak, En-Nesyri'ye "Sen de ilk on bir oyuncususun" demenin bir başka şekli. Ve bir dejavu… Adana Demirspor maçında rakip auta atmıştı defansın uzaklaştıramadığı topu, Romulo bu kez içeri vurdu. Sezonun ilk puan kaybı uzatma dakikalarında yenilen golle geldi. Sezon matematiğinde bu goller iyi haber değildir. Sonlarda atarsan şampiyon olursun, yersen olamazsın… Fenerbahçe takımı 2-0'dan puan kaybetmez, hele Mourinho'nun takımı… Oturtsun Fred'i, soksun Krunic'i… Sonra "Nerede hata yaptım" diye düşünürsün.