Kolay gibi gözükse de aslında en zor maçlarından birine çıktı Fenerbahçe. Diyeceksiniz ki; "Kadıköy'de, binlerce taraftarı önünde neden zor olsun..." Öyle değil; biri rakiplerine, üst üste iki maç kaybettikten sonra "karar oyunu" oynadılar. Kazanmaktan başka çarelerinin olmadığı, o baskıyı ciddi şekilde üstlerinde hissettikleri, kendilerine her türlü zorluğu çıkarmak için de organize olmuş bir rakibin karşısındaydılar. Öne geçmek, hele hele 20'lerde bunu yakalamak, eski öz güvenlerini geri getirdi. Sonrasında üst üste pozisyonlar veya kaçan fırsatlar geldi. Ama en önemlisi 2-0'ın ardından Hataysporlu oyuncuların maçı kazanamayacaklarını hissetmeleriydi. Bu duygu Kadıköy'de her şeyi değiştiren faktör.
Maçın geneline bakarsak Ferdi Kadıoğlu dışında ekstra performans yok. Bir de Hatayspor kalecisi Erce elbette. Çizgilerden çıkarılan toplar da vardı, Fenerbahçelilerin "gol" diye ayağa kalktıkları.
Çok golden ziyade, puanın haneye yazılması, haftanın kalan maçları üstünden rakiplere baskı oluşması da önemliydi. Başka yerden bakarsak, "lige devam" mesajını da verdiler. Üstelik maç boyunca rakiplerine "yapabilir miyiz?" duygusunu da yaşatmadan. Crespo gibi sert bir dişli tribündeyken Zajc veya sonradan giren Mert Hakan'ın "Burası sahipsiz değil" performanslarını da gördük. En önemlisi, en sona; dörtlü oynadılar. Serdar Aziz ve Valencia da olmadan. "Belki" diyorum; "Jesus bir orta saha fazla olmanın önemini anladı..." Belki!