Jesus bir şeyin farkında; nasıl başlarsan, öyle gider. Hazırlık maçlarında da aynı konsantrasyonu korudu, kupa maçıyla da devam ediyor. Lig kadrosuyla sahada, kazanma hırsından milim geri gitmeden, en iyisini istemeye devam ediyor. İstanbulspor maçını da bu hisle oynattı takımına. Çok iyi kapanan, ceza alanını pasa kapatan ve tehlikeye fırsat vermeyen İstanbulspor karşısında da sabırla oynadılar. Sadece beş dakika top rakibin ayağına geçti, Fenerbahçe sahasında kaldı ve ilk hatada defans arkası koşusu geldi; ilk golü seyrettik. Dakikalar geçmişti ki, benzer ikinci hatada, Joshua King bu kez ikinci golün asistini yaptı. Sonra… Normalde cumartesi günü maçı olan takım, kendi sahasında skoru bulduğunda ekonomik oynamayı planlar. Hayır; Fenerbahçe'de bu yok. Yine baskıyı yaptılar, yine rakibin üçüncü bölgesine yöneldiler, yine ayağa gelen her topta ilk olarak öne gitmek düşünüldü. Batshuayi ile gelen 3. gol bu oyun planının eseriydi. İşte; bunları doğru analiz ettiğinizde, neden Fenerbahçe'nin farklı olduğunu, daha çok beğenildiğini, peşinden gidildiğini anlıyorsunuz. Tabela için değil, tribüne gelenler, ekrandan seyredenler için konulmuş bir felsefe var. Soğuk havaya, geç saatte başlayan ve açık kanaldan; A Spor'dan yayınlanan maça rağmen 20 bine yakın taraftar vardı Kadıköy'de. Sahada saygı var, tribünlerde inanç…