Yeni dönemine 'ustalar takımı' ile başladı Fenerbahçe… Topla ilişkisi iyi olan, adam eksilten, futbola susamış ve geçmiş dönemle problem yaşayanlar ile başladılar maça.
İlk dakikadan itibaren de oyunu ele geçirdiler. Problem, geçen sezonlardan devam eden durum. Kapanan rakibi açacak baskıyı üretiyor ama pozisyon sayısında karşılığını alamadılar. Doğru oyunu buldular ama geç birlikteliğin acemiliğini de yaşadılar maç boyunca.
Valencia, Pelkas ve Nazım ile başlamak, maç kondisyonunda çok geri olan üç futbolcuyu seçmek, maçın ikinci riskiydi. Olimpiyat Stadı'nın zemininde, muhtemelen yanlış krampon seçimleri nedeniyle sürekli kaymaları bir yana, buz gibi havanın ciğerleri yakması diğer yana. İkinci atakta golü buldu Karagümrük. Sonrasında penaltı ve iki kırmızı kart geldi. Dokuz kişi kalan rakibini kendi ceza sahasına hapsettiler. 80'e 20 topa hakim olup, 20'ye yakın şutu da bir devrede ürettiler.
Volkan Demirel'in savunma planı, ikinci yarı hamleleri, kornerler dışında duran top imkânı vermemesinin de altını çizelim. Fenerbahçe için kolay gibi görünen maçı "içinden çıkılmaz" hale getirdiler. Müthiş bir direnç gösterip kendi hikâyelerini yazdılar.
"Pereira gitti, ne değişti" derseniz… Sahadaki her değerde sezon rekoru kırdılar. İlk defa beraber oynayan bir takım olarak, 25 maç sonra doğru sistemle de buluştular. Kaleci Viviano'nun kurtarışlarına takıldılar. Kazanmak için her şeyi denediler, "kaybetmemek" için değil. Fenerbahçe karakterini yeniden buldu. Kazanmak bunu taçlandıracaktı, olmadı.