Biletlerin tümünün tükendiği bir Kadıköy gecesinde, maçı kazanacak değil, "kaybetmeyecek" kadroyu sahaya sürdü Vitor Pereira... Hangi analiz veya hesabın peşinde olduğunu bilemediğimiz bir bakış açısı bu. Beşli defansın önüne Crespo-Zajc merkeziyle çıkıyorsanız, topa hakim olan değil "peşinde koşan" bir niyetiniz var demektir. İrfan Can, Mert Hakan veya Valencia... Eğer sizin oyun ve pas kalitenizi yükseltecek bu ekip kenardaysa, başka bir anlam çıkmıyor. Bu "yetersiz" bakış açısına rağmen, futbolun kendi kurallarındaki şans anları Fenerbahçe lehine gelişti. Penaltı, arkasından Vida'nın hatasıyla skoru lehlerine çevirdiler. İlk yarıdaki korakor oyunun bedelini ise, ikinci yarıda "teslim" olarak ödediler. Beşiktaş beraberliği sağladığında 73'e 27 topun sahibiydi. Üç pas üst üste yaptırmadı rakibine. Szalai'nin sol bekliğinde, Ghezzal sahanın parlayan ismi olma şansını yakaladı. Fenerbahçe adına en güzel şey, taraftarının doldurduğu tribünler. Derbinin ne demek olduğunu teknik adamından çok iyi bilen, yönetiminin vizyonunun çok daha önünde olan bir taraftar var. Bu takımı, böylesine "yetersize" teslim edip, seyreden Başkan Ali Koç seyirci isyanını doğru değerlendirsin. "Düzeltsin" bu işleri...