İlk yirmi dakika Bursaspor'un "Bir şeyler yaparız" diye düşünüp, kalesinde beş net pozisyon vermesiyle geçti. Fenerbahçe bu sezon belki de en üretken maç başlangıcındaydı. Kaçmayacaklar, kaçıyordu. Kalan süreyi dinlenerek geçirebilecekleri bir maç ellerinden kaçıverdi. Çünkü Bursa takımı sahasında kapandı ve bekledi. Birden bire defans arkası koşularla, rakibi hızlı oyuncu ve paslarla geçme şansları kalmayınca, set düzenine karşı klasik "çaresizliğini" yaşamaya başladı Fenerbahçe.
PEREİRA'NIN ÇARESİZLİĞİ
Konu; sabır ve plan isteyen oyuna gelince, Pereira'nın silahı kendisine döndü. Çünkü hücumu yönetecek Van Persie'yi kulübede oturtmuştu. Hollandalı Kasımpaşa ve Lokomotif maçlarında dengeyi de pozisyonları da takımı lehine farklılaştırmıştı. Bu performansına rağmen ilk on bir şansını bulamaması da kolay açıklanabilir bir teknik direktör tercihi değil. Fernandao boş kalelere kaçırmasa, "Önemli olan takımın iyiliği" açıklaması, seçim için yeterli olacaktı. Bu anları seyrederken eğer "Van Persie olsa atardı" dediyseniz, iki oyuncu arasındaki farkı da anlamışsınız demektir. Burada sorun puan kaybetmek değil. Dört gün arayla oynanan iki maç arasındaki gece-gündüz gibi fark ve sezon başından beri süre gelen baskıyı pozisyona dönüştürememe problemidir. Tek farklı kazanılan maçları, "Pozisyon vermedik- gol yemedik" diye sunarken, aslında kendinizi aldattığınız ortaya çıkar. Van Persie ile Fernandao'yu çiftlemek, birbirlerine selam vermeyen iki oyuncunun - paslaşmasından sonuç beklemek de Pereira'nın çaresizliği. Kendi ezberlerinin dışına çıkmayı başaramadıkça Lokomotif performansının altındaki imzanın "sahte" olmasından şüphelenirim.
KULÜP HAKLI...
Bursa Valiliği bu maça Fenerbahçe taraftarını almadı. Güvenlik gerekçesi ile. Kulüp haklı bir tepki gösterdi. Seyircisiz maçta bin 150 polisin görev yaptığını bilirken, iki bin taraftarın nasıl bir güvenlik zaafı yaratacağını da açıklarlar umarım. İçişleri Bakanlığı, bu keyfiyet ile ilgili bir hamle yapacak mı, merakla bekleyeceğiz.