Geçen sezon Fenerbahçe'nin dönüm noktası, üçüncü haftadaki Sivasspor maçıydı. 2-0 önde oldukları Konya'dan yenilgiyle dönüp, Eskişehir'i rakibin penaltı kaçırdığı bir maçla, Kadıköy'de 1-0 yendiler. İyi değillerdi. Ama Sivas maçında karakter ortaya koydular. Tam saha baskı uygulayıp, yüksek tempoyla maçı zorladılar. Ve bütün bir sezonu da böyle sürdürdüler.
İsmail kartal ile takım tökezleyerek geldi 15. haftaya. İyi oyun olmadığı gibi, galibiyetlerde bile sıkıntı vardı. Pozisyon bulamıyorlar, rakibin hatalarından yararlanıp, penaltılarla kazanmayı başarıyorlardı.
Ama Mersin İdmanyurdu maçı bambaşka yaşandı. Bütün bu birikimler, eleştiriler, analizlere yansıdığı gibi, sahadaki oyuncu kadrosuna da "futbolcu" olduklarını hatırlattı.
Rıza Çalımbay maçtan sonra, "Çok kötü oynadık" dedi. Rize maçı sonrasında Mehmet Özdilek'in dediği gibi. Halbuki bu performansı yaratan Fenerbahçe'nin takım halindeki arzusu ve coşkusuydu. Bursa'da rakip orta sahaya teslim olmuşlardı. Eskişehir karşısında 120 kilometre koşan rakibin tozunu yuttular. Bu kez kazanmak için gerekeni yaptıkları gibi, müthiş pozisyonlar yaratıp, sayısız fırsat kaçırdılar. Mersin kalecisi maçın kahramanı oldu bir anda.
Yine başa dönersek... Geçen seneki "farklı" takımın, dönüş mesajı bu maç olabilir. Çünkü sahada da maç öncesindeki süreçte de radikal hamleler vardı. Tıpkı Konya maçından iki hafta sonra oynanan Sivas karşısına dokuz farklı oyuncuyla çıkılması gibi.
Aziz Yıldırım hafta içinde dikkat çekti. Lider oyuncular daha fazla sorumluluk aldı, sakin kaldı. Caner ve Alper'in performansı örnek yarattı. İsmail Kartal ilk defa şampiyon olmaktan bahsetti. Diego'nun penaltı atmasına izin verilmesi, Brezilyalı'yı tekrar takımın içine aldı, kadrodan biri yaptı.
EMENİKE MESAJI
Lig başından beri baş ağrıtan oyuncuydu Emenike. Her kendini beğenmiş oyuncu gibi, eksiklerini sorgulayacağına, oynadığı bölgeden veya teknik direktörden şikayetçi oldu. Geçen sene Rize maçında şampiyon oldu F.Bahçe... 4 hafta vardı bitime. Eğer Ersun Yanal sonucu almasaydı, kalan maçlarda Emenike'yi oynatmayacaktı. Çünkü mücadele olarak takımın uzağında kalıyordu. Emenike'siz takımın son maç performansı, Sow'suz takımın geçen seneki Sivas gösterisi. Sow iki hafta sonra takımın çizgisine geri geldi, devam etti. Sanırım Emenike ile bundan sonra gidilecek yol yok gibi...
BEYAZ MENDİL; BOŞ KOLTUK
Aziz Yıldırım ısrarla kendi taraftarıyla didişiyor. GFB konusundaki tavrı belli. Tribün taraftarlarının büyük bölümü de bu tavır karşısında Başkan'ın yanında. Sorgulama yapmadan elbette. Çünkü GFB'yi yaratan, destekleyen ve büyüten de Aziz Yıldırım'ın yaklaşımıydı. Şimdi aynı durum Anadolu GFB için mevcut...
Ama okul açık ve Maraton H tribününde yapılanlar bu tavrın dışında. Orada hakim olamadığı, dediğini yaptıramadığı seyirciler vardı. Kombinelerini iptal etti. Sonra istediklerine geri verdi, ekstra şartlar koştu. Okul tarafına bilet sattırmıyor.
Alex için "son maç" istiyor Fenerbahçeliler. Adını bile ağzına almıyor. Çünkü bu maçın Kadıköy'de oynanması gerekir. Maça geleceklerin kontrolü dışında kalmasından çekiniyor olabilir Aziz Yıldırım.
İspanyollar protestolarını, tıpkı basın toplantısında Aziz Yıldırım'ın dediği gibi beyaz mendil sallayarak yapıyorlar.
SORUN ÇÖZÜLMELİ
Bu gelişmelerin peşinden tribünlerin boş kalması. 55 binlik passolig kartına rağmen, 17 bin kombineliye rağmen taraftarın maça gelmemesi, aslında sarı - lacivertli mendillerin sallanması, boş koltuklar ile bazı mesajların verilmesi mi?
Mayıs kongresi öncesinde Aziz Başkan'ın bu gerginliği, ayrılığı, gönül kırgınlığını, samimiyetle halletmesi gerekiyor. Hem yeniden seçilmesi hem de dördüncü yıldızın pırıltısı tribünlerden geçiyor çünkü.