İstimi almış takımla oynamadı Ersun Yanal. 10 kişi ile Beşiktaş'a tek kale yapan, Rize'de son saniye kadar dengeyi elinde tutanlarla Akhisar maçına da çıktı. "İçim acıyor" diyor tribünde veya kulübede kalanlar için ama elinde kalan tek hedef için düzeni bozacak kararları da "risk" olarak algılıyor. "Şampiyon olacağız, birilerinin gönlü olsun diye düzenimi bozamam" prensibine takılmış. Yanlış mı?
Oradan baktığınız zaman değil...
Sahadaki oyuncu grubu, Alves ile Emenike haricinde "seyircisiz!" oynamaya çok alışık. Daha ilk dakikada da niyetlerini net biçimde ortaya koydular.
Sonko'nun beşinci dakikada sarı kart görüp tedirgin olması bir yana, en tecrübeliler kaleci Oğuz'un yokluğu, Bilal'in sakatlanıp çıkması, hep Fenerbahçe'nin rüzgarı oldu. Penaltı kaçtığında bile, "eyvah" diyen yoktu seyredenler arasında.
Belli ki bu maçın yokuşa dönmesi çok mümkün değildi. İkinci yarı hamlesinde Webo ile de önü dörtleyen Yanal'ın, rakibi bir kişi daha eksiltiyordu aslında. Savunan sayısını dörtten, altıya çıkarttı. Baroni-Topal ikilisi hiç zorluk çekmeden yönetmeye başladılar orta sahayı. "Geri mi-ileri mi" ikilemiyle oynuyordu Akhisar. Kararsız anlarında bir Emenike, bir de Sow asisti ile soğuk gecenin, ateşi yandı. "
BİZ DE YAPARIZ" MESAJI
Caner gibi lokomotif oyuncunun yokluğunda, form ibresini yukarıya yönlendiren Baroni, Emenike, Sow üçlüsü dikkat çekiciydi. Webo benim için ilk on birde olması gereken bir isim. Ama bu rekabet içinde, Sow-Emenike ikilisinden sürekli "Biz de yaparız" mesajı geliyor.
Moussa'nın üçüncü goldeki ortası, her babayiğidin yapabileceği bir vuruş değil.
Bu maçın esas mesajı değişimdir.
Önce fizik olarak zirveye yaklaştılar, şimdi bunu kaliteleri ile pekiştiriyorlar. Rakibin handikaplarına rağmen skor küçümsenmesin.
10 kişi kalan Fenerbahçe, aynı fırsatı vermedi hiçbir rakibine. Bir de penaltı pozisyonu... Çizgi hakeminin gözü önünde, Mete Kalkavan'ın görüş alanında.
Emenike'ye yapılan harekete hep birlikte "Devam" dediler. Bir daha o gözlere nasıl güvenilecek?
MAÇIN ADAMI: MOUSSA SOW