Gerilimlerin beslediği ilk yarım saati kendine şov zamanı olarak ilan etti Galatasaray. Golü attıktan sonra da ilk yarı bitene kadar Rizespor'u "tehlikeli" biçimde kalesine yaklaştırmadı. Büyük takım refleksleri, arkadan gelen tribün fırtınasıyla birleştiğinde, rakibiniz de özellikle gençse, bu görüntüyü istediğiniz şekle sokabilir. Galatasaray ustaları bunu iyi becerdiler, yaptılar. Geçen sezonlarda da öne geçtikten sonra tempoyu düşürüp, pusuya yatıyorlardı.
Rakibin golün riskini almasını bekliyor ve zayıf an için geri sayıma geçiyorlardı. Ama o maçların özel bir adamı vardı; Melo... Brezilyalı göbeği öyle bir kapatıyordu ki, bir de topla öne fırlamaya karar verdiğinde bir anda eksik yakalıyorlardı. Bu boşluğun dolmadığını ikinci yarı başlar - başlamaz gördük. Rizespor ilk 45'i kendine ders saati olarak ilan edip, ikincisinde maçın parçası olmaya kar vermişti.
Korner atışından gelen beraberlik golü yine Melo eksikliğidir. Direkten dönen deneme de. Bu dengeye rağmen, sahaya forvet özellikli oyuncuları tercih ederek çıkmak önemli bir risk. Ya rakip çok küçümsenmiş, ya da çok forvet ile çok gol atılacağı sanılmış. Maçı Hasan Şaş ve Ümit Davala'nın kulübenin dışında, alan çizgisinin dibinde takip etmeleri de, görev ve akıl karışıklığı gibi. İkisi de bir şeyler söylüyor ama ikisi de aynı anda hakeme itiraz ediyor.
KADRO MÜHENDİSLİĞİNDEKİ HATA
Yine de özellikle Burak'ın girdiği net pozisyonlar, çizgi üstünden çevrilen toplar vardı. Selçuk İnan'ın ikinci sarıyı gördüğü dakika sonrasında, 10 kişilik Galatasaray'ın 12 kişi gibi oyunun sorumluluğunu üstlendiğinin de altı çizilmeli. Öyle bir baskı kurdular, öylesine istediler ki galibiyet golünü atmayı, Rize kendi sahasına çivi gibi çakılı kaldı.
Ve Bruma... Süratli ve estetik... Ama sadece sağ tarafına gidebiliyor. 15. dakikada rakipleri çözdü sırrını, genç Portekizli'yi sahada sürekli çare aramak zorunda bıraktı. Terim'in gitmesi midir bu maçın böyle olmasının nedeni? Bundan önceki beraberlikler olmasa, "evet" derdik. Kulübenin hamle gücünün olmamasıdır esas ayrıntı. Kadro mühendisliğindeki hata, dolayısıyla yine Fatih Hoca...
MAÇIN ADAMI: Felipe MELO (!)